HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU
Kanun Numarası : 1086
Kabul Tarihi : 18/6/1927
Yayımlandığı R.Gazete:Tarih:2,3,4/7/1927 Sayı: 622,623,624
Yayımlandığı
Düstur :Tertip:3 Cilt:8 Sayfa:760
BİRİNCİ BAP
Umumi hükümler
BİRİNCİ FASIL
Vazife ve salahiyet
BİRİNCİ KISIM
Vazife
Madde 1 - (Değişik: 26/2/1985-3156/1 md.)
Mahkemelerin
görevi kanunla belirlenir.
GÖrev,dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş
ise, görevli mahkemenin
tespitinde,davanın açıldığı gündeki değer esas
tutulmak üzere,aşağıdaki maddeler
hükümleri uygulanır. Faiz,icra tazminatı ve
giderler görevin tespitinde hesaba
katılmaz.
Madde 2 - Müddeabih para ise mahkemenin vazifesini tayinde
miktarı esas it-
tihaz olunur.
Müddeabih başka bir şey olup da iki taraf
kıymetinde uzlaşmazlarsa kıymeti
davanın ikame edildiği mahkeme tarafından
takdir ve tayin olunur.
Haciz ve iflas muamelatından dolayı ikame edilecek
istihkak davaları
hakkındaki ahkam mahfuzdur.
Madde 3 - Müddeabih, birden ziyade ise miktar ve
kıymetlerinin mecmuu esas
ittihaz olunur. Müddeabih bir tarafın birini ifa
veya istifada muhayyer olduğu
iki veya daha ziyade şeylerden biri ise
bunlardan hangisinin kıymeti ziyade ise
yalnız o nazarı dikkate alınır.
Hakkı hiyar muayyen para ile diğer şeye taallük ettiği halde mahkemenin
vazifesini tayinde yalnız para esas ittihaz olunur.
Madde 4 - Alacağın bir kısmı dava olundukta, eğer son kısım
ise, mahkemenin
vazifesini tayinde müddeabihin kıymetine bakılır.
Son
kısım olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı olduğu takdirde alacağın
tamamı nazarı itibare alınır.
Alacağın tamamı münazaalı değilse dava
olunan kısma bakılır.
Madde 5 - Mütekabil davanın miktar veya kıymeti asıl
davanın miktar veya
kıymetinden çok ise mütekabil davanın kıymeti esastır.
Madde 6 - Bir mülkün diğer bir mülke karşı irtifak hakkı
dava olunduğu tak-
dirde işbu hakkın mütaallik olduğu iddia olunan mülke
temin ettiği ziyadei kıy-
metle diğer mülke iras ettiği noksan kıymetten
hangisi çok ise vazife onunla
taayyün eder.
Madde 7 - (Değişik: 16/7/1981-2494/1 md.)
Diğer bir
mahkeme yahut idari makam veya yargı merciinin görevine giren bir
dava veya
iş kendisine arz olunan mahkeme, duruşma yapmadan görevsizlik kararı
verebileceği gibi davanın her safhasında kendiliğinden görevli olmadığına da
ka-
rar verir.
Görev itirazı davanın her safhasında ileri sürülebilir.
Bir dava, asliye mahkemesinde hükme bağlandıktan sonra, davanın sulh mahke-
mesinin görevi içinde olduğu ileri sürülerek üst mahkemede itirazda
bulunulamaz.
Madde 8 - (Değişik: 26/2/1985-3156/2 md.)
Sulh
mahkemesi:
I - İflas davalarıyla vakfa ilişkin davalar hariç olmak üzere,
mamelek hu-
kukundan doğan değer veya miktarı yüzmilyon lirayı geçmeyen
davaları, (1)
II - Dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın:
1.
İcra ve İflas Kanununun onuncu babında yer alan 269 ve 272 nci ve sonra-
ki
maddeleri hükümleri hariç olmak üzere, kira sözleşmesine dayanan her türlü
tahliye, aktin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış
kira
alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan
davaları,
2. Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve
ortaklığın gi-
derilmesine ait davaları,
3. Taşınır ve taşınmaz mallarda
yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili
davaları.
4. Türk Kanunu
Medenisinin 163 üncü maddesinde yazılı tedbirleri ve bunla-
rın
değiştirilmesi veya kaldırılması isteklerini,aynı Kanunun
95,159,173,261,271
inci maddeleri ile Borçlar Kanununun 91,92 nci
maddelerinde mahkemeye veya haki-
me verilen işleri,
5. Evlenmeye ve
evlat edinmeye izin verilmesi isteklerini,
6. Mirascılık belgesi verilmesi
hakkındaki isteklerle, bu belgenin değişti-
rilmesi veya iptali davalarını,
III - Bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hakimlerini görevlendirdi-
ği dava ve işleri,
Görür.
İKİNCİ KISIM
Salahiyet
Madde 9 - (Değişik:30/4/1973-1711/1 md.)
Her dava,
kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk
Kanunu
Medenisi gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür.
___________________
(1) Bu benddeki miktar, 20/6/1996 tarih ve 4146
sayılı Kanunun 1 inci maddesi
ile yüzmilyon liraya yükseltilmiş ve metne
işlenmiştir.
Davalının ikametgahı belli
değilse, davaya Türkiye'de son defa oturduğu yer
mahkemesinde bakılır.
Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde
açılır.Şu kadar ki, kanunda dava sebebine göre davalıların tamamı hakkında
ortak
yetkiyi taşıyan bir mahkeme belli edilmiş ise, davaya o mahkemede
bakılır.
Ancak davanın, sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka
bir mahkemeye
getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle
anlaşılırsa mahkeme
onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı
verir.
Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, davacının
ikametgahı veya
eşlerin davadan evvel son defa altı aydan beri birlikte
oturdukları yer mahkeme-
sidir.
Madde 10 -Dava,mukavelenin icra olunacağı veyahut
müddeaaleyh veya vekili
dava zamanında orada bulunmak şartiyle akdin vuku
bulduğu mahal mahkemesinde de
bakılabilir.
Madde 11 - Aşağıdaki davalar müteveffanın ikametgahı
mahkemesinde görülür:
1 - Terekenin taksimine ve kısmetin butlan ve feshine
ve mirasçılar arasın-
da terekenin idaresine ait iddialar,
2 - Terekenin
taksimi katisine kadar tereke aleyhine ikame olunan davalar.
Terekeden bir
mal hakkında istihkak davası, terekenin tahrir ve tesbiti za-
manında mal
nerede bulunur ise orada dahi ikame olunabilir.
Verasetin ispatına, miras
hisselerinin tayinine mütedair davalar, mirasçı-
ların her birinin bulunduğu
mahal mahkemesinde de rüyet olunabilir.
Madde 12 - Haczi ihtiyatiden sonra haciz kararının
müstenidi olan alacak
davası haciz kararını veren mahkemede de ikame
olunabilir.
Madde 13 - Gayrimenkule mütaallik davalar, gayrimenkulün
bulunduğu mahal
mahkemesinde ikame olunur.
Gayrimenkule mütaallik dava
sebebi ne olursa olsun gayrimenkulün aynına ve-
ya gayrimenkul üzerinde bir
hakka veya muvakkat olsa bile anın zilyedliğine ve-
yahut hakkı hapsine
mütedair olanlardır. İrtifak haklarına dair iddialarda, üze-
rine irtifak
hakkı taallük eden malın bulunduğu mahal mahkemesi selahiyettardır.
Dava
birden ziyade gayrimenkule ait ise gayrimenkullerden birinin bulunduğu
mahal
mahkemesinde ikame olunur.
Madde 14 - Davayı asliyenin ikame olunduğu mahkeme davayı
mütekabileye dahi
bakmağa salahiyettardır.
Madde 15 - Bir dava münasebetiyle iki taraf vekillerinin
ücret ve masraf
iddiaları miktarı herneye baliğ olursa olsun o davaya bakan
mahkemede görülür.
Madde 16 - Türkiye dahilinde malüm ikametgahı olmıyanlar
aleyhindeki mal
davaları Türkiye'de sakin oldukları mahal mahkemesinde ve
Türkiye'de malüm mes-
keni yoksa emvalinin veya munazaalı şeyin veya
teminatı varsa o teminatın bulun-
duğu mahal mahkemesinde bakılır.
Madde 17 - Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde
şubeleri bulun-
duğu takdirde o şubenin muamelesinden dolayı iflas davası
müstesna olmak üzere
o şubenin bulunduğu mahalde dahi dava ikame olunabilir.
Şirket ve cemiyetlerin
ve tesislerin kendi işlerine mütaallik olmak üzere
azası aleyhine ve azanın bu
sıfatla yekdiğeri aleyhlerine ikame edecekleri
dava bu şirket, cemiyet veya
tesisin ikametgah addolunan mahal mahkemesinde
bakılır.
*
Madde 18 - (Mülga:20/5/1982-2675/46 md.)
Madde 19 - Sigorta mukavelesinden mütevellit tazminat
davası sigorta emvali
gayrimenkuleye veya muayyen bir yerde kalması şart
kılınan emvali menkuleye
müteallik ise emvali mezkürenin bulunduğu ve
vaziyeti icabı müstakar olmıyan
emvale mütaallik ise tehlikenin hadis olduğu
ve hayat sigortalarında sigorta
olunan şahsın ikametgahının bulunduğu
mahallerde dahi ikame edilebilir.
Bu kanunun meriyetinden sonra sigorta
mukavelelerine bu maddeye muhalif
konulacak şartların hükmü yoktur.
Bu
madde bahri sigortalara şamil değildir.
Madde 20 - Memur, asker, mektep talebesi, amele, çırak ve
hizmetçi gibi bir
mahalde muvakkaten sakin bulunanların oradaki ikametleri
meşguliyetlerine göre
uzunca bir zaman devam edebilecek ise bu kabil
kimseler aleyhine alacak ve em-
vali menkule davaları bulundukları mahal
mahkemesinde bakılabilir.
Madde 21 - Haksız bir fiilden mütevellit dava o fiilin vuku
bulduğu mahal
mahkemesinde ikame olunabilir.
Madde 22 - Mahkemenin salahiyeti intizamı amme esasına
binaen tayin edilme-
miş olan hallerde iki taraf bir veya mütaaddit muayyen
hususa mütaallik ihtilaf-
larının salahiyettar olmıyan mahal mahkemesinde
görülmesini tahriren mukavele
edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o
davaya bakmaktan imtina edemez.
Madde 23 - Salahiyettar olmıyan bir mahkemede aleyhine dava
ikame olunan
kimse esasa girişmezden evvel bu bapta itirazda bulunmazsa o
mahkemenin salahi-
yetini kabul etmiş addolunur. Şu kadar ki munhasıran iki
tarafın arzularına tabi
olmıyan mesail bundan müstesnadır.Mahkeme bu nevi
davalarda hitamı mahkemeye
kadar re'sen veya iki taraftan birinin talebi
üzerine ademi salahiyet kararı
verir. Mahkemenin salahiyattar olmadığını
iddia eden taraf salahiyettar mahkeme_
yi beyana mecburdur.
Madde 24 - Teşkilatı Esasiye Kanunu ve Kanunu Medeni ve
sair adli kanunlar
ve muahedeler ile salahiyet hakkında vazolunan hükümler
mahfuzdur.
Madde 25 - (Değişik:26/2/1985-3156/3 md.)
Yetkili
mahkemenin bir davaya bakmasına fiili veya hukuki bir engel çıktığı
veya iki
mahkemenin yargısal sınırları kapsamının belirlenmesinde tereddüt edil-
diği
takdirde, yetkili mahkemenin tayini için Yargıtaya başvurulur.
İki
mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdik-
leri
kararlar temyiz edilmeksizin kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili
mahkeme Yargıtayca belirlenir.
Yargıtayca verilen merci tayini kararları
ile temyiz incelemesi sonucu ke-
sinleşen göreve veya yetkiye ilişkin
kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahke-
meyi bağlar.
Madde 26 - Tayini merci hakkında tetkikat evrak üzerine icra olunabilir.
Madde 27- Mahkeme vazifedar veya salahiyettar olmadığından
dolayı dava arzu-
halinin reddine karar verdiği takdirde arzuhali ve dava
dosyasını ait olduğu
mahkemeye gönderir ve yeniden harç alınmaz.
İKİNCİ FASIL
Hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi
Madde 28 - Hakim aşağıdaki hallerde davaya bakmaktan
memnudur. Talep edilme-
se bile bizzat istinkafa mecburdur:
*
1 - Kendisine ait olan veyahut doğrudan
doğruya veya dolayısiyle alakadar
olduğu davalarda,
2 - Aralarında
evlilik rabıtası mürtefi olsa bile karısının davasında
ve neseben veya
sebeben usul ve füruunun veya üçüncü dereceye kadar (bu derece
dahil)
neseben veya kendisiyle sıhriyet hasıl olan evlilik mürtefi olsa dahi
ikinci
dereceye kadar (bu derece dahil) sebeben civar hısımlarının veya
aralarında
evlatlık rabıtası bulunanın davasında,
3 - İki taraftan birinin vekili veya
vasisi veya kayyımı sıfatiyle hareket
ettiği davalarda,
4 - Hini davada
heyeti idaresinden bulunduğu cemiyete, belediyeye veya diğer
hükmi bir şahsa
ait davalarda.
Madde 29 - Aşağıdaki hallerde hakim bizzat kendisini
reddedebilir veya iki
taraftan biri canibinden reddolunabilir:
1 -
Davada iki taraftan birine nasihat vermiş veya yol göstermiş olması,
2 -
Davada iki taraftan biri veya üçüncü şahıs muvacehesinde kanunen icap
etmeden reyini beyan etmiş olması.
3 - Davada şahit veya ehlihibre veya
hakem ve yahut hakim sıfatiyle
dinlenmiş veya hareket etmiş olması,
4 -
Davanın dördüncü dereceye kadar (bu derece dahil) civar hısımlarına
ait
bulunması,
5 - Dava esnasında iki taraftan birisiyle davası veya aralarında
bir
düşmanlık bulunması,
6 - Umumiyetle hakimin bitaraflığından şüpheyi
mucip esbabı mühimme
bulunması.
Madde 30 - Davaya bakmaktan memnu bulunan hakim ancak iki
tarafı teşkil
edenlerin cümlesinin sarih ve tahriri muvafakatleri ile
muhakemede hazır
bulunabilir. Aksi takdirde memnuiyet sebebinin hadis olduğu
tarihten itibaren
o hakim huzuriyle yapılan bilumum muameleler mafevk
mahkemesinin karariyle
iptal olunabilir. Hüküm ve kararlar ise her halde
iptal olunur. Hakim masarifi
muhakeme ile mahkum edilebilir.
Madde 31 - Hakim reddini mucip sebeplerden biri varken
bizzat istinkaf
etmezse iki taraftan biri ret talebinde bulununcaya kadar
davaya bakabilir.
İki taraf muvafakat etseler bile ret sebeplerinden biri
varsa, hakim
bizzat istinkaf edebilir.
Madde 32 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/3 md.)
Bir hakim
reddini gerektiren sebepleri bildirerek davaya bakmaktan
çekinirse, ret
istemini incelemeye yetkili olan merci, bu çekinmenin yerinde
olup
olmadığına karar verir.
Madde 33 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/4 md.)
Hakimin
reddi dilekçesi reddolunacak hakimin mensup olduğu mahkemeye
verilir,
Vekilin, hakimin reddi isteminde bulunabilmesi bu konudaki yetkisinin
vekaletnamede açıkça belirtilmiş olması şartına bağlıdır.
Hakimin reddi
istemi, reddi istenen hakim katılmaksızın mensup olduğu
mahkemece incelenir.
Reddedilen hakimin iştirak etmemesinden dolayı mahkeme
teşekkül edemez veya
mahkeme tek hakimden oluşuyor ise, ret istemi o yerde
asliye hukuk hakimliği
görevini yapan diğer mahkeme veya hakim tarafından
incelenir.
yerdeki asliye hukuk hakimliği görevi bir hakim
tarafından yerine getiriliyorsa
o hakim hakkındaki ret istemi, asliye ceza
hakimi varsa onun tarafından, yoksa
en yakın asliye hukuk mahkemesince
incelenir.
Sulh hukuk hakimi reddedildiği takdirde, ret istemi o yerdeki
diğer
sulh hukuk hakimi tarafından incelenir. Sulh Hukuk hakimliği görevi
tek hakim
tarafından yerine getiriliyorsa ret istemi, bulunma sıralarına
göre, o yerdeki
sulh ceza hakimi, asliye hukuk hakimi, asliye ceza hakimi,
bunların da
bulunmaması halinde en yakın yerdeki sulh hukuk hakimi
tarafından incelenir.
Madde 34 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/5 md.)
Hakimin
reddi sebebini bilen tarafın ret isteğini en geç ilk oturumda
bildirmesi
gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise
en geç
ondan sonraki ilk oturumda yeni bir işlem yapılmadan önce bu isteğini
hemen
bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret isteği dinlenmez.
Hakimin reddi dilekçe ile olur. Bu dilekçede, ret isteğinin dayandığı
durum ve olaylarla delillerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin
eklenmesi
gerekir.
Ret isteğinden vazgeçmek hükümsüzdür.
Hakimi
reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı
taraf buna
beş gün içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra başkatip
tarafından
ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri dosya ile
birlikte reddi
istenen hakime verilir. Hakim beş gün içinde dosyayı inceler
ve ret
sebeplerinin yerinde olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile
bildirerek dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere başkatibe verir.
Ret
sebepleri yazılı delillere dayanmıyorsa merci, isteği reddetmekte
veya
gösterilen tanıkları dinleyerek bir karar vermekte serbesttir.
Ret sebebi
sabit olmasa bile merci bunu muhtemel görürse ret isteğini
kabul edebilir.
Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.
Hakimi çekinmeye davet
hakimin reddi hükmündedir.
Madde 35 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/6 md.)
Hakimin
reddi istemi aşağıdaki hallerde kabul edilmeyerek geri çevrilir.
1. Ret
isteği zamanında yapılmamışsa,
2. Ret sebebi veya inandırıcı delil
gösterilmemişse,
3. Ret isteminin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça
anlaşılıyorsa.
Bu hallerde ret isteğinin, toplu mahkemelerde reddedilen
hakimin müzake-
reye katılmasıyla, tek hakimli mahkemelerde de reddedilen
hakimin kendisi
tarafından geri çevrilmesine karar verilir.
Bu kararlar
aleyhine ancak hükümle birlikte temyiz yoluna başvurulabilir.
Madde 36 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/7 md.)
Hakimin
reddi istemine ilişkin karar duruşma yapılmaksızın verilebilir.
Reddi
istenen hakim ret hakkında merci tarafından karar verilinceye kadar
o davaya
bakamaz. Şu kadar ki gecikmesinde zarar umulan iş ve davalar bunun
dışındadır. Daha önce hakkındaki ret isteği mercice reddolunan hakimin aynı
du-
rum ve olaylara dayanılarak yeniden reddedilmesi hali de hakimin davaya
bakma-
sına engel teşkil etmez.
Merci ret isteğini kabul etmezse, reddi
istenen hakim davaya bakmaya
devam eder.
Hakimin reddi isteğinin merci tarafından
usul veya esas yönünden kabul
edilmemesi halinde istekte bulunanların her
birinden bin liradan onbin liraya
kadar para cezası alınmasına hükmolunur.
Birden çok hakim bir arada reddedil-
mişse para cezasının üst sınırı
uygulanır.
Hakim hakkında aynı davada aynı tarafça ileri sürülen ret
isteğinin reddi
halinde verilecek para cezası bir önceki para cezasının iki
katından az olamaz.
Bu para cezasının tahsili için davaya bakacak mahkeme
dosyanın gelişi
tarihinden başlayarak onbeş gün içinde gereğini yapar. Merci
kararının bozulması
halinde, tahsil olunmuş para cezası ilgilinin isteği
üzerine geri verilir.
Madde 36/A - (Ek: 16/7/1981 - 2494/8 md.)
Esas hüküm
bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde hakimin
reddi istemi
ile ilgili merci kararları kesindir.
Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık
bulunan dava ve işlerde, ret iste-
mi hakkındaki merci kararları tefhim veya
tebliği tarihinden itibaren yedi gün
içinde temyiz edilebilir; bu halde 433
ncü madde hükmü uygulanmaz. Yargıtay dai-
relerinin bu husustaki kararlarına
uymak zorunludur.
Ret isteminin reddine ilişkin merci kararının Yargıtayca
bozulması veya ret
isteminin kabulüne dair merci kararının Yargıtayca
onanması halinde, ret sebebi-
nin doğduğu tarihten başlayarak, reddedilen
hakimce yapılmış olan ve ret iste-
minde bulunan tarafından itiraz edilen
esasa etkili işlemler, davaya daha sonra
bakacak hakim tarafından iptal
olunur.
Madde 37 - Reddi hakim esbabına müsteniden davanın zabıt
katibi de red-
dolunabilir. İşbu ret talebi katibin ifayı vazife eylediği
mahkeme tarafından
tetkik olunur.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Taraflar
BİRİNCİ KISIM
Tarafların ehliyeti
Madde 38 - Davaya ehliyet Kanunu Medeni ile tayin
olunmuştur.
Madde 39 - Ehliyeti haiz olan hükmi şahıslar, kanuni
uzuvları vasıtasiyle
ve icap eden mezuniyeti istihsal ile hareket ederler.
Aksi halde hakim tayin edeceği müddet zarfında şeraitin ikmali için muhake-
meyi talika mecbur olduğu gibi davanın her halinde taraflardan her biri de
bunu
talep edebilir. Ancak müstacel işlerde hakim davanın muvakkaten
devamına karar
verebilir.
Madde 40 - Hakimin tayin ettiği müddet zarfında şeraiti
lazime ikmal olun-
mazsa yapılan muamele hükümsüz addolunur. Şu kadar ki
kanunen davanın takibi
bir makamın mezuniyetine mütevakkıf ise hakim bu
makamı haberdar etmek şartiyle
yeni bir mühlet de verebilir.
Madde 41 - İki taraftan birinin vefatı halinde diğer
tarafın, talebiyle
hakim davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir.
Madde 42 - Taraflardan birinin vesayet altına alınması veya
kendisine ka-
nuni bir müşavir tayin edilmesi talep edilir ise hakim bu
hususta kati bir
karar verilinceye kadar muhakemeyi talik edebilir.
Taraflardan biri icabı kanuniye binaen şifahaneye konulmuş veya ihtilat-
tan meni ve tecrit edilmiş olup da asaleten veya vekaleten mahkemede
bulunması
mümkün değilse kezalik o kimse hakkında davayı takip için bir
kayyım tayin olu-
nuncıya kadar muhakeme talik olunabilir.
İKİNCİ KISIM
Tarafların taaddüdü, davanın tefrik
ve tevhidi
Madde 43 - Birden ziyade kimseler aşağıdaki hallerde
birlikte dava ikame
edebilecekleri gibi birlikte aleyhlerine de dava ikame
olunabilir:
1 - Müddeiler veya müddeaaleyhler arasında müddeabih olan hak
veya borcun
iştirak halinde bulunması veyahut müşterek bir muamele ile
hepsinin lehine bir
hak taahhüt edilmiş olması veya kendilerinin bu suretle
taahhüt altına girme-
leri,
2 - Davanın, her biri hakkında aynı sebepten
neşet etmesi,
Madde 44 - Müctemian müddei veya müddeaaleyh olanlar
birlikte hareket
ederler. Ancak bunlardan biri hususi bir iddia veya müdafaa
vasıtasına malik
ise onu ayrıca kullanabilir. Birlikte hareket edenler
herhalde davaya bakan
mahkemenin, dairei kazası dahilinde müşterek bir
ikametgah göstermeğe
mecburdurlar.
Madde 45 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/9 md.)
Aynı
mahkemede görülmekte olan davalar, aralarında bağlantı bulunması
halinde,
davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece
birleştirilebilir.
Davalar ayrı mahkemelerde açılmış ise, bağlantı
nedeni ile birleştirme
talebi ikinci davanın açıldığı mahkeme önünde ilk
itiraz olarak ileri sürüle-
bilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, ilk
itirazın kabulüne ve davaların
birleştirilmesine ilişkin kararın
kesinleşmesinden sonra bununla bağlıdır.
Davaların aynı sebepten doğması
veya biri hakkında verilecek hükmün diğe-
rini etkileyecek nitelikte
bulunması halinde bağlantı var sayılır.
(Değişik: 26/2/1985 - 3156/4
md.) Temyiz mercii ayrı olan davaların bu
madde hükmüne göre
birleştirilmesine karar verilebilir. Bu halde temyiz incele-
mesi,
birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait ka-
rarları inceleyen Yargıtay dairesince yapılır.
Madde 46 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/10 md.)
Mahkeme,
yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlik-
te açılmış
veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her saf-
hasında, istek üzerine veya kendiliğinden karar verebilir.
Madde 47 - Kanunu Medeni mucibince müştereken dava ikame
etmeleri veya
aleyhlerine ikame olunması iktiza edenlerin davalarında tefrik
kararı verile-
mez.
Madde 48 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/11 md.)
Birleştirme ve ayırma istekleri, dilekçe ile veya duruşmada sözlü olarak
da yapılabilir.
Aynı mahkemede görülmekte olan davalar yönünden verilen
birleştirme ve
ayırma hususundaki kararlar hakkında ancak hükümle birlikte
temyiz yoluna gi-
dilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına bozma sebebi
teşkil etmez.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Davanın ihbarı
Madde 49 - İki taraftan biri davayı kaybettiği takdirde
üçüncü şahsa rücu
hakkı olduğu mülahazasında bulunursa makamına kaim olarak
davayı takip veya
davada üçüncü şahıs sıfatiyle kendisine iltihak etmesi
lüzumunu o şahsa ihbar
edebilir.
Davanın her halinde
ihbar caizdir. Şu kadar ki ihbar için iki tarafın biri
canibinden vuku
bulacak mühlet talebi davanın ikamesini veya davada rücuu icap
eden
vasıtanın mahkemeye arzını mütaakıp dermeyan edilmezse mühlet verilemez.
Madde 50 - Üçüncü şahıs ihbar eden kimsenin makamına kaim
olarak davayı
takip etmeği kabul ederse davayı kendi namına takip edemeyip
yalnız ihbar eden
şahsı temsil eder.
Madde 51 - Üçüncü şahıs ihbar eden kimsenin makamına kaim
olarak davayı
takip veya davaya müdahale eylemediği halde bu hususu ihbar
eden kimse davada
bulunmağa mecburdur. Şu kadar ki ihbar tarihinden itibaren
üçüncü şahsa karşı
yalnız hilesinden veya ağır kusurundan mesuldür.
Madde 52 - Kendisine ihbar vakı olan üçüncü şahıs o hususta
başkasına
hakkı rücuu olduğu mülazahasında ise kendisi de o kimseye
keyfiyeti ihbar ede-
bilir. Bu suretle ihbarın tevalisi caizdir. Bu gibi
hallerde hakim ancak zaruri
olan mühletleri verir ve mühlet talep edenlerden
teminat da istiyebilir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Üçüncü şahsın müdahalesi
Madde 53 - Hakkı veya borcu bir davanın neticesine bağlı
olan üçüncü şahıs
iki taraftan birine iltihak için davaya müdahale edebilir.
Madde 54 - Müdahale talebi muhakeme bitinciye kadar
dermeyan olunabilir
ve davayı asliyenin cereyanı talik olunur. Müdahale
talebi arzuhal ile olur.
Tahkikat hakimi tarafından tayin olunacak muhakeme
günü arzuhale işaret
edilerek suretleri iki tarafa tebliğ olunur.
Madde 55 - Tayin olunan günde iki taraftan her biri
müdahale talebine iti-
raz edebilir ve işbu itiraz tahkikat hakimi
tarafından hadiseler hakkındaki
usule tevfikan tetkik ile karar verilir.
Madde 56 - Müdahale talebinin kabulü halinde müdahil ancak
davayı bulunduğu
noktadan itibaren takip edebilir.
Madde 57 - Müdahil iltihak ettiği tarafla birlikte hareket
eder. Fakat hü-
küm iltihak olunan tarafa muzaf olarak verilir. Mahkeme
iltihak olunan tarafla
müdahil arasında tahaddüs edecek hakkı rücu davasını
birlikte halledebilir.
Madde 58 - İşbu fasıl ahkamı kanunen müddeiumuminin
müdahalesi lazımgelen
hukuk davalarında da tatbik olunur.
DÖRDÜNCÜ
FASIL
İki taraf vekilleri
Madde 59 - Dava ikamesine ehil olan her şahıs davasını
bizzat veyahut in-
tihap edeceği vekil vasıtasiyle ikame ve takip edebilir.
Kanuni mümessiller dahi bu hakkı haizdir.
Madde 60 - Davaya vekalet, aşağıdaki hükümler müstesna
olarak Kanunu
Medeninin umumi hükümlerine tabidir.
Madde 61 - (Değişik: 19/3/1969 - 1136/194 md.)
Davaya
vekalet deruhte etmesine kanunen imkan bulunmıyan vekil mahke-
meye kabul
olunmaz. Bu takdirde, mahkemeye kabul edilmiyen vekilin müvekkiline,
keyfiyetten bahisle, bir defaya mahsus olmak üzere re'sen davetiye
gönderilir.
Madde 62 - Kanunen salahiyeti mahsusa itasına mütevakkıf
hususlar müs-
tesna olmak üzere vekalet, hüküm katiyet kesbedinciye kadar
davanın takibi için
icap eden bilümum muameleleri ifaya ve hükmün icrasına
ve masarifi muhakeme-
nin tahsiliyle bundan dolayı makbuz itasına ve kendisi
aleyhinde de işbu muame-
latın kaffesinin ifa edilebilmesine mezuniyeti
mutazammındır.
İşbu mezuniyeti takyit edecek bütün kayıtlar diğer taraf
indinde gayri
muteber addolunur.
Madde 63 - Sarahaten mezuniyet verilmemişse vekil sulh
olamaz ve aharı
tahkim veya ibra ve davadan hiçbir suretle feragat veya
hasmın davasını ve
teklif olunan yemini kabul veya mahkümünbihi kabız ve
haczi fekkedemez. Yeminin
kabul veya reddini beyan için salahiyet ancak
yemin edecek kimse tarafından ye-
min teklif olunan meseleye ittıla
kesbettikten sonra verilebilir.
Madde 64 - Davaya müteaddit vekil tayin olunmuş ise her
biri münferiden
icrayı vekalet edebilir. Hilafına vuku bulan şart hasım
indinde muteber değil-
dir.
Madde 65 - Katibiadil, nahiye meclisi veya ihtiyar heyeti
veyahut sulh ha-
kimi tarafından imzası musaddak bir vekaletname ile
vekaletini vekil ispat etme-
ğe ve vekaletnamenin aslını veyahut musaddak
suretini dava dosyasına konulmak
üzere vermeğe mecburdur. Şu kadar ki nahiye
meclisi, ihtiyar heyeti veya sulh
hakimi tarafından tasdik edilecek
vekaletname ancak sulh hakimleri huzurunda
görülecek davalar hakkında
muteberdir. Devairi resmiye vekillerine mensup olduk-
ları daire amiri
tarafından usulüne muvafık surette verilen vekaletnameler, mu-
teber olup
ayrıca tasdika tabi değildir.
Madde 66 - Davanın her halinde ve esas hakkındaki hükme
kadar vekaletna-
menin aslı istenilebileceği bunun kafi veya usulüne muvafık
olmadığı hakkında da
itiraz olunabilir.
Madde 67 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/12 md.)
Vekaletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekil dava açamaz ve yargıla-
ma ile ilgili hiçbir görev yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar umulan
hal-
lerde mahkeme, verecegi kesin bir süre içinde vekaletnamesini getirmek
şartıyla
vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verebilir.
Bu süre
içinde vekaletname verilmez veya aynı süre içinde asil, yapılan
işlemleri kabul
ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirmezse dava açılmamış
sayılır ve yapılan
işlemler hükümsüz kalır. Bu durumda vekil, oturum harcı
ile diğer yargılama
giderleri ve karşı tarafın uğradığı zararları ödemeye
mahküm edilir.
Bunları kötü niyetle yapan vekil aleyhine ceza takibi
yapılmak ve disip-
lin cezası uygulanmak üzere Cumhuriyet Savcılığına ve
vekilin bağlı olduğu baro
başkanlığına yazı gönderilir.
Bir tarafın
vekil tutmak istemesi, vekilini azletmesi, vekilin istifa et-
mesi,
kendisinin yahut vekilinin dosyayı incelememiş bulunmaları sebebiyle yar-
gılama başka bir güne bırakılamaz. Ancak vekil tutulmaması veya dosyanın
incele-
nememesi kabul olunabilir bir özüre dayanıyorsa hakim bir defalık
kısa bir süre
verebilir. Verilen süre sonunda, vekil oturuma gelmemiş veya
dosya incelenmemiş
olsa bile davaya devam olunur.
Vekaletname aslının
veya onanmış örneğinin her dosya için ayrı ayrı veril-
mesi zorunludur.
Madde 68 - Müvekkili namına muamele yapmış olan vekil
nefsini azlettiğini
veya müvekkili tarafından azlolunduğunu dava zaptına
kayıt veya tebliğ ettiril-
mek suretiyle diğer tarafa bildirmedikçe, istifa
ve azlin o taraf hakkında hükmü
yoktur.
Madde 69 - Vekilin esnayı muhakemede müvekkili huzurunda
vakı beyanatı
müvekkili tarafından derhal tekzip edilmezse müvekkilden sadır
olmuş addolunur.
Madde 70 - Davasını bizzat takip eden kimse huzuru
mahkemede münasip
olmıyan hal ve tavırda bulunur ise hakim kendisine ihtar
eyler. Buna da riayet
etmezse hakim derhal dışarıya çıkarılmasını emir ve
icabı halinde kendisini
vekil tayinine icbar eder. Vekil tayin etmediği
surette gıyaben muhakeme icra ve
hükmolunur.
Vekil, münasip olmıyan hal
ve tavırda bulunursa yukarki fıkralar mucibince
mahkemeden çıkarılır ve
mahkemece kati lüzum görülürse bu bapta esbabı mucibenin
zikriyle tayin
edeceği müddet zarfında başka bir vekil göndermesinin asile teb-
liğine
karar verilir.
Müvekkil mahkemece tayin olunan müddet zarfında diğer bir
vekil gönder-
mezse mahkemeye gıyaben bakılır.
Madde 71 - Tahkikat hakimi iki taraftan birinin layıkiyle
davasını takip
edecek ehliyette olmadığını görürse bir vekili refakatine
alınmasını emredebilir
o kimse emre riayet etmezse muhakeme gıyaben icra
olunur.
BEŞİNCİ FASIL
İki tarafın hak ve vazifeleri
Madde 72 - Hakim iki taraftan birinin talebi olmaksızın
re'sen bir davayı
tetkik ve halledemez.
Madde 73 - Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim
her iki tarafı
istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için
kanuni şekillere tev-
fikan davet etmedikçe hükmünü veremez.
Madde 74 - Kanunu Medeni ile muayyen hükümler mahfuz olmak
üzere hakim
her iki tarafın iddia ve müdafaalariyle mukayyet olup ondan
fazlasına veya başka
bir şeye hüküm veremez. Tahakkuk edecek hale göre
talepten noksan ile hüküm
caizdir.
Madde 75 - Kanunun tayin eylediği istisnalardan başka
hallerde hakim iki
taraftan birinin söylemediği şeyi veya iddia sebeplerini
re'sen nazarı dikkate
alamaz ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi
bulunamaz.
Ancak müphem ve mütenakız gördüğü iddia veya sebepler hakkında
izahat
istiyebilir.
Hakim davanın her safhasında iki tarafın iddiaları
hududu dahilinde olmak
üzere kendilerini istima ve lazım olan delillerin
ibraz ve ikamesini emre-
debilir.
Madde 76 - Hakim re'sen Türk kanunları mucibince hüküm
verir. Ancak bir ec-
nebi hukukunun tatbikı lazım olan hallerde, buna
istinat eden taraf o kanun hük-
münü ispatla mükelleftir. İspat olunmazsa
Türk kanunları mucibince hükmolunur.
Madde 77 - Hakim tahkikat ve muhakemenin mümkün olduğu
derecede sürat ve
intizam dairesinde cereyanına ve beyhude masrafa meydan
verilmemesine dikkatle
mükelleftir.
Madde 78 - Hakim muhakeme adabı haricinde çıkan tarafı
meneder.
Okunamıyan veya
münasebetsiz olan evrak iade edilir. Ve yeniden tanzim
için münasip bir
mühlet verilir. Bu mühlet zarfında tanzim olunmazsa yeniden
mühlet
verilemez.
Madde 79 - Kanunen sarahat olmadıkça hiç kimse kendi lehine
olan davayı
ikameye veya hakkını talebe icbar olunamaz.
Madde 80 - İki tarafın veya hakimin, zahir ve açık olan
yazı ve hesap ha-
taları daima tashih olunabilir. Bu tashih neticesinde bir
münazaa, mahiyetini
değiştirir veya halledilmiş bulunursa masarifi
muhakemeyi tayinde bu cihet naza-
rı dikkate alınır.
Madde 81 - (Değişik: 4/7/1956 - 6769/1 md.)
Günlük
muhakeme listesinde yazılı işlerle keşif ve delillerin tesbiti gibi
yapılması zaruri veya müstacel görülen işler müstesna olmak üzere
mahkemeler,
resmi çalışma saati dışında ve resmi ve adli tatil günlerinde,
hiç bir adli mua-
mele yapamazlar.
(İkinci fıkra Mülga: 11/2/1959 -
7201/62 md.)
Madde 82 - Esaslı merasime riayet edilmeksizin yapılan
usule mütaallik
muameleler bu bapta menfaati bulunan kimsenin davayı
takipten evvel talebi seb-
kederse iptal olunur.
Umumi intizamı veya
muamelei usuliyenin istihdaf ettiği maksadı temin mü-
lahazasiyle vazolunan
ahkam esaslı merasimden addolunur.
Esaslı olmıyan merasime riayet edilmezse
bu bapta menfaati olan kimsenin
davayı takipten evvel talebi sebkederse
tashih veya ikmal olunur.
ALTINCI FASIL
Islah
Madde 83 - İki taraftan her biri usule mütaallik olarak
yaptığı muameleyi
tamamen veya kısmen ıslah edebilir. Aynı davada her taraf
ancak bir kere ıslah
hakkını kullanabilir.
Madde 84 - lslah, tahkikata tabi olan davalarda tahkikat
bitinciye kadar ve
tabi olmıyanlarda muhakemenin hitamına kadar yapılabilir.
Madde 85 - Islah, muayyen celsede diğer taraf hazır olduğu
halde yapıla-
bileceği gibi evvelemirde o tarafa tebliğ edilmek şartiyle
arzuhal ile de yapı-
labilir.
Madde 86 - Islah eden taraf bu tarihe kadar olan dava
masrafiyle diğer taraf
için - takdir olunacak zarar ve ziyanı davada mahküm
olmuş gibi derhal mahkeme
veznesine vermeğe mecburdur. Aksi halde ıslah
yapılmamış addolunur.
İleride zarar ve ziyanın fazla veya noksanlığı sabit
olursa fazlayı, tazmin
ve noksanı istirdat eder.
Madde 87 - Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği
noktadan itibaren usule
mütaallik bilcümle muamelelerin yapılmamış
addolunmasını müstelzimdir. Ancak
hakim huzurunda sebkeden ikrarlarla bir
mahallin keşif ve muayenesi üzerine tes-
bit olunan hali mübeyyin her nevi
zabıt varakalarının ve ehli hibre raporlarının
münderecatı ve şahitlerin
şahadetleri mahfuzdur. Şu kadar ki ıslahtan sonra ce-
reyan edecek tahkikat
neticesinde tebeyyün edecek hal, mezkür reylerin nazara
alınmasını icap
etmezse bunlara da olmamış nazariyle bakılır.Müddei ıslah sure-
tiyle
müddeabihi tezyit edemez.
Madde 88 - Islah eden taraf davasını kamilen ıslah ettiği
ve bunun tebliğ
tarihinden itibaren üç gün zarfında yeni bir dava ikame
eylemediği halde davası
iptal olunur.
Madde 89 - Davasını tamamen ıslah eden müddei iptal
tarihinden itibaren
üç ay zarfında yeniden dava ikame eylemezse davasından
feragat etmiş addolunur
Madde 90 - Islah hakkının, mücerret hasmı izaç ve davayı
sürüncemede bırak-
mak gibi fena bir maksatla kullanıldığı karinei haliye
ile anlaşılırsa, hakim
ıslah talebinde bulunan kimseyi diğer tarafın bilümum
zarar ve ziyanını tazmin
ile mahküm ettikten başka yüz liraya kadar cezayı
nakdiye de mahküm edebilir.
YEDİNCİ FASIL
Feragat ve kabul
Madde 91 - Feragat, iki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesidir.
Madde 92 - Kabul, iki taraftan birinin diğerinin neticei
talebine muvafakat
etmesidir.
Madde 93 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/13 md.)
Feragat
ve kabul beyanı dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak
yapılır.
Madde 94 - Feragat veya kabul eden taraf mahkum olmuş gibi
masarifi mu-
hakemeyi tediyeye mecburdur.
Şu kadar ki müddeaaleyh hal ve
vaziyeti ile aleyhine dava ikamesine sebe-
biyet vermemiş ve ilk muhakeme
celsesinde de müddeinin iddiasını kabul etmiş ise
masarifi muhakeme ile ilzam
olunamaz.
Feragat veya kabul neticei talebin yalnız bir kısmı hakkında ise
masarifi
muhakeme buna göre tayin olunur.
Madde 95 - Feragat ve kabul, kati bir hükmün hukuki
neticelerini hasıl eder.
Bilbeyyine hükme raptı kanunen mecburi olan hallerde
müddeaaleyh müddeinin
neticei talebini kabul ederse müddeaaleyhin davada
devamı huzuru mecburi değil-
dir ve bu kabul bundan başka hukuki bir netice
husule getirmez.
SEKİZİNCİ FASIL
Teminat
Madde 96 - Bir davada verilecek teminat mahkemenin takdir
edeceği nakit
veya mahkemece kabul olunacak sehim ve tahvil veya gayrimenkul
rehin veyahut
muteber bir banka kefaleti veya katibiadilden musaddak senetle
kefil iraesi
suretiyle yapılır. İki taraf teminatın nevi ve şeklini
mukavelenamelerinde
tasrih etmişlerse teminat ona göre tayin olunur. Kanunun
başka şekilde teminat
gösterilmesine müsaade ettiği haller bundan
müstesnadır.
Madde 97 - Türkiye'de Kanunu Medeni mucibince ikametgahı
olmıyan müddei
veya davaya müdahale eden kimse diğer tarafın muhtemel zarar
ve ziyaniyle masa-
rifi muhakemesine mukabil 96 ncı madde mucibince teminat
göstermeğe mecburdur.
İşbu kaide tahkikat ve muhakeme esnasında ikametgahını
ecnebi memlekete
nakledenler hakkında da caridir. Muahede hükümleri
mahfuzdur.
Madde 98 - Teminat talebi davanın ikamesini mütaakıp ve
esasa girişilmezden
evvel veya Türkiye haricinde mukim olan kimse davaya
dahil olur olmaz dermeyan
edilmek lazımdır.
Davanın rüyeti esnasında
ikametgahını ecnebi memlekete nakledenler hakkında
teminat talebi nakil
keyfiyetinin diğer tarafa bildirilmesini mütaakıp vakı ol-
mak iktiza eder.
Aksi halde her iki surette teminat talebi hakkı sakıt olur.
Madde 99 - Hakim tarafından tayin olunan müddet içinde
teminat verilmezse
muhakemede hazır bulunulmamış addolunur.
Madde 100 - Teminatın kafi veya muteber olup olmadığı
hakkındaki ihtilaflar
davayı tahkikeden hakim tarafından hallolunur.
DOKUZUNCU FASIL
İhtiyati tedbirler
Madde 101 - Hakim iki taraftan birinin talebiyle davanın
ikamesinden evvel
veya sonra aşağıda gösterilen hal ve şekillerde ihtiyati
tedbirler ittihazına
karar verebilir:
1 - Menkul ve gayrimenkul malların
ayni münazaalı ise bunun haciz veya yed-
diadle tevdiine,
2 - Münazaalı
şeyin muhafazası için lazımgelen her türlü tedbirlerin ittiha-
zına,
3 -
Kanunu Medeni ile muayyen hallerde nafaka alınmasına,
4 - Ayrılık veya
boşanma davası üzerine Kanunu Medeni mucibince icap eden
muvakkat
tedbirlerin ittihazına.
Madde 102 - (Mülga: 18/4/1929 - 1424/342 md.)
Madde 103 - 101 ve 102 nci maddelerde gösterilen hallerden
başka tehirinde
tehlike olan veya mühim bir zarar olacağı anlaşılan hallerde
tehlike veya zararı
defi için hakim icap eden ihtiyati tedbirlerin icrasına
karar verebilir.
Madde 104 - Dava ikamesinden evvel haczi ihtiyati kararı
mahkeme tarafın-
dan verilir.
Haczi ihtiyatden maada talep olunan
ihtiyati tedbirlerin en az masrafla ve
en çabuk nerede ifası mümkün ise işbu
tedbirlere o mahal mahkemesi tarafından
dahi karar verilebilir.
Dava
ikamesinden sonra bilümum ihtiyati tedbirlere tahkikata memur hakim
tarafından karar verilir. Şu kadar ki hakim ihtiyati tedbirin diğer bir
mahalde
daha az masrafla ve daha çabuk ifasını kabil görürse bu hususta
karar verilmek
üzere o mahal hakimini naip tayin edebilir.
Madde l05
- Hakimden ihtiyati tedbire karar verilmesi arzuhal ile talep
olunur. Bunun
üzerine derhal ve müstacelen iki taraf davet edilip gelmeseler
bile iktiza
eden karar verilir.
Müstacel veya müddeinin hukukunu derhal muhafaza zaruri
olan hallerde her
iki taraf davet edilmeksizin dahi ihtiyati tedbire karar
verilebilir.
Madde 106 - İhtiyati tedbir kararı, icabı halinde kuvvei
müsellaha istisha-
biyle icra dairesince tatbik olunur. Şu kadar ki haczi
ihtiyatiden maada teda-
birlerin tatbikı mahkeme başkatibine veya
katiplerinden birine de tevdi oluna-
bilir.
Kararın sureti alakadarlara
icra esnasında ve bulunmazlarsa müteakiben teb-
liğ olunur.
Madde 107 - Gıyaben verilmiş olan ihtiyatı tedbir
kararlarına itiraz caiz-
dir. İşbu itiraz icranın tehirine karar
verilmedikçe icranın tehirini müstelzim
değildir.
Madde 108 - İtiraz arzuhal ile yapılır ve evrakı
sübutiyeside arzuhale rap-
tolunur.
İhtiyati tedbir kararına itirazdan
evvel dava ikame edilmiş ise itiraz arzu-
hali tahkkiat hakimine verilir. 104
üncü maddenin son fıkrası hükmü mahfuzdur.
İtiraz vukuunda hakim iki tarafı
davet ve her birini istima ettikten sonra kara-
rını tadil veya tebdil veya
refedebilir. Şu kadar ki iki taraftan biri veya iki-
si gelmezlerse evrak
üzerine tetkikat icrasiyle karar verilir.
Madde 109 - İhtiyati tedbir kararı dava ikamesinden evvel
verilmiş ise
tatbik edilmiş olsun olmasın kararın verildiği tarihten
itibaren on gün zarfın-
da esas hakkında dava ikamesi lazımdır. Bu müddette
müddi davasını ikame eyle-
diğini müsbit evrakı, kararı tatbik eden memura
ibrazla dosyaya vaz'i ve kaydet-
tirerek mukabilinde ilmühaber almağa
mecburdur. Aksi takdirde ihtiyati tedbir
bir güna merasime hacet kalmaksızın
kendiliğinden kalkar ve iktizasına göre va-
zolunan tedbirin fiilen
kaldırılması ihtiyati tedbiri tatbik eden daire veya me-
murdan talep
olunabilir.
Madde 110 - İhtiyati tedbir kararını talep eden taraf
bundan dolayı diğer
tarafın ve üçüncü şahsın duçar olması muhtemel zarar ve
ziyanlarına mukabil te-
minat iraesine mecburdur. İcabı hale göre hakim işbu
mecburiyeti refedebilir ve
ihtiyati tedbir kararını talep eden Devlet veya
müzahareti adliyeye nail kimse
ise teminat iraesi lazım gelmez.
Madde 111 - Aleyhine ihtiyati bir tedbire karar verilmiş
olan taraf temi-
nat gösterirse icap vaziyete göre bu tedbir tebdil veya
refiolunabileceği gibi
vaziyet ve şeraitin tebeddülü sabit olursa ihtiyati
tedbirin teminatsız tadil
veya ref'i de caizdir.
Madda 112 - Esas
hakkında mahkeme tarafından verilen kararın tefhim veya
tebliğ olunmasını
mütaakıp ihtiyaten icra kılınmış olan tedbir mürtefi olur. Şu
kadar ki
mahkeme hükmün icrasını temin için işbu tedbirin tayin edeceği müddet
zarfında devamına karar varebilir.
Madde 113 - İhtiyatı tedbirin ittihazına mütaallik evrak,
dava esas
dosyasiyle birleştirilir.
Madde 113/A - (Ek: 30/4/1973 - 1711/2 md.)
İhtiyati
tedbir kararının uygulanması dolayısiyle verilen emre uymayan
veya o yolda
alınmış tedbire aykırı davranışta bulunan kimse eylemi T. C. K. na
göre daha
ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, aidolduğu ceza mahkemesince
bir
aydan altı aya kadar hapisle cezalandırılır.
ONUNCU FASIL
Muamelelerin şekli
BİRİNCİ KISIM
Davetiyeler ve tebligat
Madde 114-117 - (Mülga: 11/2/1959 - 7201/62 md.)
Madde 118 - (Mülga: 16/1/1939 - 3560/9 md.)
Madde 119 - 132 - (Mülga: 11/2/1959 - 7201/62 md.)
Madde 133 - 136 - (Mülga: 16/1/1939 - 3560/9 md.)
Madde 137 - 146 - (Mülga: 11/2/1959 - 7201/62 md.)
Madde 147 - (Mülga: 16/1/1939 - 3560/9 md.)
Madde 148 - (Mülga: 11/2/1959-7201/62 md.)
İKİNCİ
KISIM
Muhakeme celseleri, zabıtları, dosyalar
Madde 149 - Muhakeme alenen yapılır. Alenen icrası adap ve
ahlakı umumiye-
ye mugayir olduğu muhakkak olan hallerde mahkeme, esbabı
mucibe beyaniyle mu-
hakemeyi hafiyyen icra edebilir.(1)
-------------------
(1) Gizli duruşmalarda uygulanacak usuller ve
yayın yasağına dair hükümler için
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanununun 377 nci maddesine bakınız.
*
Madde 150 - Muhakemenin idare ve zabıta işleri reise
aittir.
Reis iki taraftan her birine icabına göre söz verir ve söz
söylemekten
meneden ve mahkemenin intizamını bozan her şahsı derhal
mahkemeden çıkartır.
Bir kimse mahkeme huzurunda münasip olmıyan bir kavil
veya fiilde bulu-
nursa derhal reis tarafından mahkeme karariyle
tevkifhaneye gönderilir ve yirmi
dört saat zarfında isticvap olunarak bir
haftaya kadar hafif hapis veya yirmi
beş liraya kadar hafif cezayı nakdi ile
mücazat olunmasına mahkemece karar veri-
lir. Bu kimse derhal tutulamadığı
takdirde yukardaki ceza gıyabında hükmolunur.
Ancak bu husustaki ilamın
tebliği tarihinden itibaren on gün müruruna kadar ha-
pis olunmak üzere
kendiliğinden gelirse def'i davaya hakkı olur. MÜnasip olmıyan
kavil veya
fiil daha ağır cezayı mustelzim ise derhal tutulacak zabıt varaka-
siyle ait
olduğu ceza mahkemesine verilir.
Madde 151 - Zabıt katibi hakimin nezareti altında tahkikat
ve muhakematın
cereyanını zabıtnameye kaydeder.
Zabıtname,mahkemenin ve
hakimlerin isimlerini, tahkikat ve muhakematın
cereyan ettiği mahalli,
celsenin açıldığı gün ve saati, iki tarafın ve vekille-
rinin isimlerini,
cereyan eden muhakeme ve muamele ile iki tarafın ne gibi evrak
ibraz
ettiklerini, muhakemenin aleni icra kılındığını veya aleniyetin ref'ini
icap
eden esbabı, ikrarı veya sulhu veya davaya kısmen veya tamamen nihayet ve-
ren feragati, hulasai iddia ve müdafaatı, şuhut ve ehli hibrenin beyanatını,
münaziunfihin keşif ve muayenesi halinde rapor hulasasını ve ittihaz olunan
kararla sureti tefhimini ihtiva eder.
Zabıtnamade raptedildiği
zikrolunan vesikalar münderecatı da zabıtname
metni hükmündedir.
Hakim
tarafından mezuniyet verilmedikçe iki taraf veya vekilleri
ifadelerini
zabıtnameye imla suretiyle yazdıramazlar. Reis, iki tarafın
ifadeleri hülasasını
alenen söyliyerek zabıtnameye yazdırır.
Zabıtnamenin, şahitlerin ve ehlihibrenin ifadelerine ve iki tarafın ikrar
ve sulh ve feragatine taallük eden kısımları bunların huzurunda okunarak
kendilerine imza ettirilir.
Madde 152 - Muhakeme celsesinin hitamında zabıtname
muhakemede hazır bulunan
hakimlerle zabıt katibi tarafından derhal imza
olunur.
Madde 153 - Şifahi muhakemenin tarzı cereyanı ancak
zabıtname ile ispat
olunabilir.
Madde 154 - Mahkemenin haricinde hakim veya naip huzuriyle
yapılacak
bilümum muamelede zabit katibinin hazır bulunması lazımdır.
Madde 155 - Zaptın tamamının veya bir kısmının suretleri
talep vukuunda
iki tarafa verilir. İşbu suretlere mahkemenin mühürü vazı ve
aslına mutabık
olduğu başkatip tarafından imza olunarak tasdik olunur.
Madde 156 - Muhakeme esnasında veya haricinde ibraz olunan
evrak zabıt
katibi tarafından dosyasına konularak zabıtnameye işaret edilir.
Dosyanın başka
bir mahalle gönderilmesi icap ederse evrakı ibraz edenler
asılları yerine mu-
saddak suretlerinin gönderilmesini talebe
salahiyettardırlar.
Bu baptaki karar tahkikat hakimi tarafından verilir.
Zabıt katibi, dosya
muhteviyatını mübeyyin listeye ilave veya istirdat
olunan evrakı derhal kay-
detmek mecburiyetindedir.
Madde 157 - Zabıt katibi, hakimin nezareti ve emri
altındadır. Her iki
taraf veya vekilleri dava dosyasını tetkik ve mütalaa
edebilirler.
Madde 158 - Zabıt katibi muhakemeden evvel ve icap ettiği
halde muhakemenin
hitamından sonra da dava dosyasını berayı tetkik mahkeme
azalarına vermek ve
vaktı zamanında noksansız almak ile mükelleftir.
*
ON BİRİNCİ FASIL
Müddetler ve hali sabıka irca
BİRİNCİ KISIM
Müddetler
Madde 159 - Müddetleri kanun veya hakim tayin eder. Kanunda
gösterilen
müstesna hallerden başka hakim kanunen tayin edilen müddetleri
tezyit veya ten-
kis edemez. Kendinin tayin ettiği müddetleri iki tarafı
dinledikten sonra makul
sebeplere binaen tenkis ve tezyit edebilir.
Madde 160 - Müddetler iki tarafa tefhim ve lazım ise usulen
tebliğ tarihin-
den itibaren başlar.
Madde 161 - Müddet gün olarak tayin edilmiş ise tefhim veya
tebliğ edildiği
gün hesaba katılmaz ve son günü tatil saatinde biter.
Müddet hafta veya ay olarak tayin edilmiş ise başladığı güne son hafta veya
ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Müddet ay nihayetine doğru
başla-
yıp da bittiği ayın aynı günü yoksa müddet bu ayın sonunda biter. Bu
suretle
pazartesi günü başlamış olan müddet munkazi olacağı haftanın
pazartesi gününde
ve ayın birinci günü başlayan müddet munkazi olacağı ayın
birinci gününde ve
otuz bir Kanunuevvelde başlıyan iki ay müddet şubatın son
gününde biter.
Madde 162 - Tatil günleri müddette dahildir. Şu kadar ki
müddetin son günü
tatile tesadüf ederse tatilin ertesi günü hitam bulur.
Madde 163 - Kanunun tayin ettiği müddetler katidir. Bu
müddetlerde yapıl-
ması lazım olan muamele yapılmazsa o hak sakıt olur.
Hakim tayin ettiği müdde-
tin kati olduğuna da karar verebilir. Aksi
takdirde tayin olunan müddeti geçir-
miş olan taraf yenisini istiyebilir. Bu
suretle verilecek müddet katidir. Bir
daha verilemez.
Madde 164 - Kendisine müddet verilen kimsenin ikametgahı
muamele yapaca-
ğı mahalden altı saat ve daha ziyade uzakta ise müddete
beher altı saat ve kü-
suru için bir gün zam olunur. Zammı lazım gelen
müddet esbabı mucibe göstermek
suretiyle iktizasına göre tenkis veya tezyit
olunabilir.
Madde 165 - Kanunun veya hakimin tayin eylediği müddetin
başlaması tebli-
ga mütevakkıf ise müddet, tebliği yaptıran taraf aleyhine
dahi tebliğ tarihin-
den itibaren başlar. Meğerki hilafına kanunda sarahat
buluna.
İKİNCİ KISIM
Hali sabıka irca
Madde 166 - Bu kanunun veya hakimin tayin ettiği kati
müddetin müruriyle
sukut etmiş olan hakkın hali sabıka ircaı aşağıda beyan
olunan hallerde talep ve
hükmolunabilir.
Madde 167 - Sakıt olan hakkın hali sabıka ircaına karar
verebilmek için:
1 -Muayyen mühlet zarfında muameleyi yapmağa mecbur olan
kimsenin veya
vekilinin, arzu ve ihtiyarı haricinde olarak muameleyi
yapmaktan aciz bulundu-
ğunun tahakkuk etmesi,
2 - Kanuni yollara
müracaatın hukukan imkansız bulunması lazımdır.
Madde 168 - Hali sabıka irca talebi maniin zevali
tarihinden itibaren
on gün zarfında usulen dermeyan edilmedikçe mesmu olmaz.
Tahkikat esnasında mürur etmiş olan müddetlerin esasa mütedair vicahi
hükümden sonra hali sabıka ircaı talep olunamaz.
Madde 169 - Hali sabıka irca talebi meselenin esasını halle
salahiyettar
olan hakime arzolunur. Bir hüküm hakkında kanuni yollara
müracaat hakkının sa-
kıt olması üzerine hali sabıka irca talebi, verilen
hükmü tetkika salahiyettar
olan mahkemeye arzolunur.
Madde 170 - Mahkemei asliye ve sulh hakimlerinden vuku
bulacak hali sabıka
irca talepleri hadiseler hakkındaki usule ve Temyiz
Mahkemesine dermeyan olunan
hali sabıka irca talebi temyiz şeraitine
tevfikan yapılır ve bu şekilde tahkik
ve hükmolunur.
Madde 171 - Hali sabıka irca talebi muhakemenin talikını
icap etmez ve
hükmün icrasına da mani olmaz. Şu kadar ki bu talebi tetkika
salahiyattar
mahkeme icabına göre teminat verilmek şartiyle muhakemenin
talikına ve hükmün
tehiri icrasına karar verebilir. 110 uncu maddenin son
fıkrası hükmü burada
da caridir.
Madde 172 - Mahkeme hali sabıka ircaa dair verdiği kararda
hangi muamele-
nin keenlemyekün addedildiğini tasrih eyler. 87 nci maddede
bildirilen muamele-
lerin hüküm ve kuvvetleri bakidir.
Madde 173 - Hali sabıka irca talebinin ve hükümsüz
addolunan muamelelerin
masrafı irca talebinde bulunan tarafa tahmil olunur.
Madde 174 - Bir davada aynı tarafın birden ziyade hali
sabıka ircaı talebi
kabul olunamaz.
ON İKİNCİ FASIL
Tatil
Madde 175 - Her sene bilümum mahkemeler Temmuzun
yirmisinden Eylülün beşine
kadar tatil olunur.
Madde 176 - (Değişik: 30/4/1973 - 1711/1 md.)
Adli ara
vermede ancak aşağdaki dava ve işler görülür:
1. İhtiyati tedbir, ihtiyati
haciz ve delillerin tespiti, deniz rapor-
larının alınması ve dispeççi
tayini istekleri ve bunlara karşı yapılacak iti-
razlar hakkında karar
verilmesi,
2. Aravermede yapılmasına karar verilen keşifler,
3. Her
çeşit nafaka davaları,
4. Velayet ve vesayet işlerine ait davalar,
5.
Nüfus davaları,
6. Hizmet akdinden doğan davalar,
7. Kıymetli evrakın
kaybından doğan iptal davaları,
8. Tahkim babındaki hükümlere göre
mahkemenin görevine giren anlaşmazlık
ve işler,
9. İflas ve konkordatoya
ait davalar,
10. Kanunların sulh mahkemesini veya hakimini görevlendirdiği
dava ve işler,
11. Kanunlarda ivedi olduğu veya adli aravermede de
bakılabileceği belirti-
len veya basit yargılama usulüne bağlı tutulan başka
dava ve işler,
12. Mahkemece taraflardan birinin isteği üzerine ivedi
görülmesine karar ve-
rilen dava ve işler,
(Değişik
ikinci fıkra: 26/2/1985 - 3156/5 md.) Tarafların uyuşması halinde
veya dava
bir tarafın yokluğunda görülmekte ise hazır olan tarafın isteği üzeri-
ne
yukarıdaki iş ve davalara bakılması adli ara vermeden sonraya bırakılabilir.
Adli araverme süresi içinde, yukardaki fıkralarda gösterilenler dışında
kalan dava ve işlerle ilgili olarak verilen dava, karşılık dava ve temyiz
di-
lekçeleri ile bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin ve dosyası
işlemden
kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin alınması, ilam
verilmesi, her tür-
lü tebliğat, dosyanın başka bir mahkemeye veya Yargıtaya
gönderilmesi işlemleri
de yapılır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri
saklıdır.
Bu madde hükümleri Yargıtay incelemelerinde de uygulanır.
Madde 177 - Bu kanunun tayin ettiği mühletlerin bitmesi
tatil zamanına
tesadüf ederse bu müddetler ayrıca bir karar vermeğe lüzum
olmaksızın tatilin
bittiği günden itibaren yedi gün evvel uzatılmış
addolunur.
İKİNCİ BAP
Sulh mahkemeleriyle mahkemei asliyede murafaa
usulü
BİRİNCİ FASIL
Dava ikamesi
Madde 178 - Arzuhallerin mahkeme kalemine kaydı tarihinde
dava ikame edilmiş
addolunur.
Madde 179 - (Değişik: 26/2/1985-3156/6 md.)
Dava
dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
1. Tarafların ve varsa kanuni
temsilci veya vekillerinin ad ve soyadları ile
adresleri,
2. Açık bir
şekilde dava konusu,
3. Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların
sıra numarası altında
açık özetleri ve delillerinin nelerden ibaret olduğu,
4. Hukuki sebeplerin özeti,
5. Açık bir şekilde iddia ve savunma,
6.
Karşı tarafın hangi sürede cevap verebileceği,
7. Davacının veya varsa
kanuni temsilci yahut vekilinin imzası.
Madde 180 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/14 md.)
Dava
dilekçesinde sözü edilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıl-
larıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla
düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerin dilekçeye eklenerek
mahkemeye
verilmesi ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de
bunların
bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yapılması ve
gerekli posta gi-
derinin pul olarak verilmesi zorunludur.
Birinci fıkra
hükmünün yerine getirilmemesi veya eksik getirilmesi halinde,
hakim ilk
oturumda istenen hususların on günlük kesin süre içinde yerine geti-
rilmesini veya eksikliğin tamamlanmasını davacı tarafa bildirir.
Madde 181 - (Değişik: 13/12/1934 - 2606/1 md.)
Toplu
hakimle kurulmuş olan bir mahkeme, bir dava görülürken heyetin kara-
riyle
azadan birini tahkikat yapmağa memur edebilir.
Tahkikat işi azadan birine
havale edilmediği halde tahkikat hakimine ait
vazifelerden 182, 183,184,
196, 197, 209, 211 ve 212 nci maddelerde yazılı
olanlar mahke-
*
me reisi tarafından ve diğerleri heyetçe yapılır. Toplu hakimli
olan mahkeme-
lerde tahkikata havale olunmayan veya tek hakimli mahkemelerde
görülen davaların
tahkikat ve muhakemesi birden yapılır.
Madde 182 - Tahkikat hakimi müstacel hususlarda cevap
müddetini azaltabilir.
Hakim tarafından bu kararın esbabı mucibesi
davetiyenin aslına yazılıp imza
olunur.
Madde 183 - Memaliki ecnebiyede veya mahkemenin dairei
kazası veya bulunduğu
şehir haricinde ikamet edenlerle ikametgahı meçhul
bulunanlar hakkında yapılacak
tebliğde hangi gün ve saatte mahkemede
bulunulacağı ve cevap müddeti tahkikat
hakimi tarafından tayin olunur.
Madde 184 - Müstacel hususattan başka hallerde kanunen
muayyen cevap
müddetinden az bir müddet tayin edilmiş ise müddeaaleyh cevap
vermeğe mecbur
değildir. Bu suretle tahkikat hakimi cevap için yeni bir
mühlet tayin eder.
Madde 185 - Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz
kalmak şartiyle
dava ikamesi ile aşağıda gösterilen neticeler hasıl olur:
1 - Müddeaaleyhin rızası olmaksızın müddei davasını takipten sarfınazar
edemez.
2 - Müddei, Müddeaaleyhin rızası olmaksızın davasını tevsi veya
mahiyetin
tebdil edemez. Aşağıdaki madde hükmiyle davadan feragat veya ıslah
bu hükümden
müstesnadır.
Madde 186 - Dava ikame edildikten sonra iki taraftan biri
müddeabihi
ahara temlik ederse diğer taraf muhayyerdir. Dilerse temlik eden
taraf ile
olan davasından sarfınazar ederek müddeabihe temlik eden kimseye
karşı dava
eder.Bu suretle davayı kazanırsa mahkumunaleyh, müddeabihi
kendisine temlik
eden kimse ile beraber masarifi muhakemeyi kefaleti
müteselsile ile vermeğe
mahküm olur.
Dilerse davasını müddeabihi ahara
temlik eden taraf hakkında zarar ve ziyan
davasına tebdil eder.
İKİNCİ
FASIL
İtirazatı iptidaiye
Madde 187 - İtirazatı iptidaiye aşağıdaki gösterilen
hallerden ibaret
olup davanın bidayetinde ve hepsi birlikte beyan edilmek
lazımdır:
1 - Türkiye'de ikametgahı bulunmıyanlardan teminat talebi,
2 -
Salahiyet iddiası,
3 - (Mülga: 16/7/1981 - 2494/37 md.)
4 - İkame olunan
davanın diğer bir mahkemede derdesti rüyet bulunduğu
iddiası,
5 -
Davanın diğer bir mahkemede dertesti rüyet olan diğer dava ile irti-
batı
bulunduğu iddiası,
(......) (1)
6 - (Mülga: 26/9/1963 - 338/1 md.)
7
- Dava arzuhalinin veya davetiye varakasının veyahut cevap layihasının
tanziminde kanuni noksanlar bulunduğu veya tebliğin usülüne muvafık olmadığı
iddiası,
8 - Davayı mütekabilenin kabule şayan bulunmadığı iddiası.
---------------------
(1) Bu aradaki "Biri hakkında verilecek kararın
diğerine tesir edecek mahiyet-
te olması halinde iki dava arasında irtibat
mevcut addolunur." şeklindeki
ibare 16/7/1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanunun
37 nci maddesi ile yürürlük-
ten kaldırılmıştır.
*
Madde 188 - İtirazatı iptidaiye davanın bidayetinde esasa
girişilmezden
evvel hep birlikte dermeyan edilmezse bir daha mesnu olmaz.
Hakimin re'sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlarla 98
inci madde hükmü mahvuzdur.
Madde 189 - Müddeaaleyhin itirazatı iptidaiyesi esasa cevap
için tayin olu-
nan müddette müddeiye tebliğ olunur. Müddeinin itirazatı
iptidaiyesi ilk muha-
keme celsesinde şifahen dermeyan olunur.
Şu kadar
ki davayı mutekabileye cevap verilmiş ise itirazın işbu cevapta
tasrihi
lazımdır.
İki tarafın bilahara dermeyan edebilmek selahiyetini kanunen haiz
oldukları
itirazat hadise şeklinde hallolunur.
Madde 190 - İtirazatı iptidaiye hadiseler gibi tahkik ve hallolunur.
Madde 191 - İtirazatı iptidaiye hakkında esas davayı rüyete
salahiyettar
hakim tarafından karar verilir.
Madde 192 - Mahkeme beraberce dermeyan edilen bilumum
itirazatı iptidaiye-
yi bir karar ile hal ve fasleder.
Madde 193 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/15 md.)
Davacı,
iptaline karar verilen dilekçenin yerine yeni bir dilekçe düzenle-
yip
vermek zorundadır.
Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine
davacının karşı tara-
fa görevli veya yetkili mahkemede tebligat yaptırması
zorunludur.
(Değişik: 26/2/1985 - 3156/7 md.) Her iki halde, karara karşı
temyiz süre-
sinin sona erdiği veya Yargıtayın onama kararının tebliğ
edildiği tarihten baş-
layarak on gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya
yeniden çağırı kağıdı teb-
liği ettirilmesi gerekir.
Aksi takdirde dava
açılmamış sayılır. Kanunda belirtilen ayrık hükümler
saklıdır.
Madde 194 - Aynı davanın diğer mahkemede derdesti rüyet
olduğuna müstenit
itirazatı iptidaiyenin kabulü halinde dava ikame edilmemiş
addolunur.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Esasa cevap
BİRİNCİ KISIM
Umumi
hükümler
Madde 195 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/16 md.)
Davalı,
ilk itirazları ile birlikte esas dava hakkındaki cevabını ve var-
sa karşı
delillerini, dava dilekçesinin kendisine tebliği tarihinden itibaren
on gün
veya hakim tarafından bir süre tayin edilmiş ise o süre içinde mahkeme
kalemine bildirmek ve bir örneğini de davacıya tebliğ ettirmek zorundadır.
Yukarıda belirtilen on günlük süre, 8/1/1943 tarih ve 4353 sayılı Kanuna
tabi kamu kuruluşları hakkında otuz gündür.
Madde 196 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/17 md.)
Davalı
tarafından ilk itiraz ileri sürülmüşse bu husus mahkemece öncelikle
ve esasa
girilmeden incelenerek sonuçlandırılır.
Madde 197 - İşin mahiyeti itibariyle cevap layihasının
tayin olunan müddette
tanzimi müşkül bulunduğu veyahut esbabı fevkaladeye
binaen kabil olamadığı an-
laşılırsa müddeaaleyhe yeni bir mühlet
verilebilir ve keyfiyet derhal müddeiye
bildirilir.
Madde 198 - Yukarki maddedeki gösterilen sebeplere mebni,
tayin olunan müd-
dette cevap layihasını vermemiş ve yeni mühlet de
istememiş olan taraf muhake-
me celsesinde de esasa girişmezden evvel bu
baptaki mazeretini bildirerek müd-
detin temdini istiyebilir. Talebi kabule
şayan görülürse kendisine sureti kati-
yede üç günü tecavüz etmemek üzere
mühlet verilir. Ancak bu celseye ait muhake-
me masrafı her halde kendisine
tahmil olunur.
Madde 199 - (Mülga: 16/7/1981 - 2494/37 md.)
Madde 200 - (Değişik: 26/2/1985 - 3156/8 md.)
Cevap
dilekçesinin 179 uncu maddenin bir ve ikinci bentlerinde yer alan ka-
yıtlardan başka aşağıdaki hususları da ihtiva etmesi gerekir.
1. Davacı
tarafından bildirilmiş olan vakıaların her biri hakkında verile-
cek
cevaplar,
2. Açıkça savunma,
3. Davalının veya varsa kanuni temsilci
yahut vekilinin imzası.
180 inci madde hükmü, cevap dilekçesi hakkında da
uygulanır.
Madde 201 - Müddeaaleyh müddeinin arzuhalinde beyan olunan
vakıaları inkar
ile iktifa etmezse layiha aşağıdaki hususları ihtiva etmek
lazımdır:
1 - Müddeaaleyhin istinat ettiği bütün vakıalar hakkında sıra
numarasiyle
icap eden izahatı,
2 - İstinat eylediği kanuni sebeplerin
hulasaları.
Madde 202 - (Değişik birinci fıkra: 26/2/1985 - 3156/9 md.)
Davalı cevap
dilekçesinde karşılık dava da dahil olmak üzere bütün iddia ve
savunmaları
ile sebeplerini birlikte bildirmeye mecburdur.
Müddeaaleyh
cevap layihasını hasmına tebliğ ettirdikten sonra onun muva-
fakatı
olmaksızın müdafaa sebeplerini tevsi veya tebdil edemez.
Ancak ıslah haliyle
186 ncı madde hükmü müstesnadır.
İKİNCİ KISIM
Davayı mütekabile
Madde 203 - Müddeaaleyh davayı mütekabilesini esas dava
hakkındaki cevap
layihasını bildirmek suretiyle ikame edebilir.
Madde 204 - Aşağıda gösterilen iddialar davayı mütekabile
addolunur:
1 - Takas ve mahsup talebi,
2 - Müddeiye karşı müddeaaleyhin
ikame eylediği bilumum davalar.
Madde 205 - Takas ve mahsup talebinden başka davayı
mütekabile davayı as-
liyeye mürtebit ise kabul ve tetkik olunur.
Madde 206 - Tetkik ve halli idari makamların salahiyeti
dahilinde bulunan
veya hakemler marifetiyle halli icap eden hususlara ait
iddialar davayı müte-
kabile olarak ikame olunamaz.
Madde 207 - Müddeaaleyhin ikame eylediği davayı
mütekabileye karşı müddei
cevap layihası verebilir.
Bu layiha,
müddeaalleyhin def'ine cevap makamında olup onunla birleştiri-
lir.
İşbu
layihada müddei müddeaaleyh tarafından mütekabilen ikame olunan dava-
ya
karşı dermeyan edeceği bilumum itirazatı iptidaiye ile davayı mütekabile-
nin esasına karşı vereceği cevabı yazması lazımdır.
Madde 208 - Müddeinin, müdeaaleyh tarafından verilecek
cevap layihasının
kendisine tarihi tebliğinden itibaren on gün zarfında
cevap vermesi lazımdır.
197 nci madde hükmü müddeinin cevap layihası
hakkında da caridir.
Madde 209 - Müddeaaleyhin cevap layihasında dermeyan
eylediği vakıalara
karşı müddei, icabı halinde 207 nci maddenin birinci ve
ikinci fıkralarına
tevfikı hareketle on gün zarfında inkar veya kabulü
mübeyyin izahat vermeğe
mecburdur.
Ayni müddet zarfında defi de dermeyan
edebilir. Bu surette müddeinin ver-
diği cevap layihası derhal müdeaaleyhe
tebliğ olunur.
Madde 210 - Müddeaaleyh, müddeinin tebliğ ettirdiği cevap
layihasına on
gün zarfında cevap verebilir.
Madde 211 - 179 uncu maddenin birinci ve ikinci
numaralariyle 180 inci
ve 197 nci maddeler ahkamı müddeaaleyhin cevabına
mukabil müddeinin dermeyan
eylediği defi ile müddeaaleyhin bu defa karşı
beyan eylediği defiler hakkında
dahi tatbik olunur.
Madde 212 - İki taraf yazı bilmedikleri ve mahkemenin
bulunduğu mahalde
vekaleti ifa edebilecek kimse bulunmadığı takdirde
tahkikat hakimi iki tara-
fın iddia ve müdafaasını huzurlarında zabıt
katibine söyliyerek yazdırır.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Tahkikat
Madde 213 - (Değişik: 26/2/1985 - 3156/10 md.)
Davanın
her aşamasında tahkikat hakimi iki tarafı veya vekillerini çağıra-
rak
davanın maddi olguları hakkında beyanlarını dinleyebilir ve sonuç verece-
ği
umulan hallerde bunları sulha da teşvik edebilir.
Tahkikat sırasında
taraflara çıkartılacak çağırı kağıtlarında, tarafların
belli edilen günde
mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, tahkikata yokluk-
larında devam
edileceği bildirilir.
Geçerli bir özürü olmadan gelmeyen taraf yokluğunda
cereyan eden işlemlere
itiraz edemez.
Madde 214 - İki taraf arasında layihalar teati edildikten
veya bunun için
muayyen günler geçtikten sonra davanın muhakeme ve hüküm
için kafi derecede
tavazzuh ettiğini tahkikat hakimi anlarsa tahkikatın
bittiğini kendilerine
bildirir.
Aksi halde tahkikat hakimi iki tarafı
davet ve noksan gördüğü cihetleri is-
tizah eder.
Madde 215 - Tahkikat hakiminin ispatı vücut etmeleri için
iki tarafa vere-
ceği mühlet laakal on gündür. Müstacel hallerde hakim
re'sen veya iki taraftan
birinin talebiyle bu müddeti azaltabileceği gibi
icabı halinde temdit de edebi-
lir.
Madde 216 - Tahkikat hakimi iki taraf veya vekillerini
isticvap eder. İki
tarafın mutabık kaldıkları cihetleri tesbit ve ihtilaflı
olanları tefrik eyler.
Madde 217 - Yukarki maddelerde gösterilen muamelelerden
sonra tahkikat ha-
kimi davanın muhakeme ve hüküm için kafi derecede
tavazzuh eylediğine kani olur-
sa tahkikatın bittiğini tefhim eder.
Davanın ispatı için delil ikamesi lazım ise bunları tafsilen yekdiğerine
tebliğ etmek üzere iki tarafa münasip bir mühlet verir.
Madde 218 - Tahkikat hakimi ikame edilmek istenilen
delillerden hangisi-
nin kabule şayan olduğunu ve hangisinin olmadığını
esbabı mucibe dermeyanı
suretiyle takdir ve karara rapteder. Karar aleyhine
esas davanın muhakemesin-
de itiraz olunabilir.
Madde 219 - İkame edilmek istenilen deliller hakkında
tahkikat hakimi
(218) inci madde mucibince karar vermezden evvel re'sen veya
iki taraftan bi-
rinin talebine binaen murafaa icrası için iki tarafı
huzuruna celp ve davet
edebilir.
Madde 220 - Delillerin, kabul veya reddi hakkında tahkikat
icra edildiği
celsede ibraz ve ikamesi caizdir. Bu mümkün olmazsa hakim
delili istima ve tet-
kik için ayrıca bir gün tayin eder.
Madde 221 - İki tarafın esas dava hakkında dermeyan edeceği
bilumum iti-
raz ve müdafaalar birlikte tahkik olunur. Şu kadar ki tahkikat
hakimi muhake-
meyi basitleştirmek veya kısaltmak için re'sen veya iki
taraftan birinin tale-
bine binaen tahkikatın her halinde mezkür itirazat
veya müdafaattan birini ve-
ya bir kısmını diğerinden evvel tahkik ederek
hükmedilmesine karar verebilir.
BEŞİNCİ FASIL
Hadise
Madde 222 - Tahkikat esnasında davaya müteallik bir mesele
hakkında tah-
kikat hakiminden karar almak istiyen taraf bunu tetkikata
mahsus celsede şifa-
hen veya celse haricinde iki nüsha olarak vereceği
arzuhal ile talep eder.
Madde 223 - Dermeyan edilen talebi tahkikat hakimi şayanı
tetkik görüp red-
dine karar vermediği takdirde arzuhalin bir nüshasını
tayin edeceği müddet zar-
fında cevabını ve icabı halinde noktai nazarını
bildirmek için diğer tarafa
tebliğ eder.
Hadise hakkında iki taraf
ihtilaf halinde ise tahkikat hakimi kararını ev-
rak üzerine veya
kendilerini davet ve ifadelerini istima ettikten sonra verir.
Kanunen şekli
mahsus tayin edilmiş olan ahval müstesnadır.
Madde 224 - Kaide olarak tahkikat hakimi hadise hakkında
bir celsede iki
tarafı istima ve delailini tetkik ve kararını ita eder.
İktizasına göre delil-
lerin diğer celsede ikame ve tetkikına da karar
verebilir.
Salahiyet gibi hadise şeklinde halli muktazi iddialar mahkemeye
gelmeksizin
tahriren de dermeyan olunabilir.
Madde 225 - Tahkikat hakimi hadise hakkındaki kararını
derhal ittihaz ve
iki tarafa tefhim veya kendilerine bildirmek üzere nihayet
üç gün zarfında mah-
keme kalemine tevdi eder.
ALTINCI FASIL
Muhasebeye muhtaç davalarda ihzari muameleler
Madde 226 - Hesap görülmesine veya kalem kalem tetkika
muhtaç davalarda
hakim re'sen veyahut iki taraftan birinin talebiyle
delillerin ikamesinden ev-
vel ihzari muamele icrasını emredebilir.
Tahkikat için tayin edilecek celsede iki taraf şifahen ve tafsilen beyan
ettikleri hesap ve kalemler hakkında izahat verirler. Tahkikat hakimi bu
bap-
ta iki tarafın mutabık kalmalarına çalışır. İşine göre yanına bir
mütehassıs
alabilir ve aldığı mütehassısı iki tarafa bildirir.
Madde 227 - İki taraf bu kanun hükmüne tevfikan hakim
tarafından emrolunan
vesikaları ve hesap varaka veya defterlerini ibraz
etmeğe mecburdurlar.
Hakim nakli müşkül defter ve vesikaları istisnaen
bulundukları mahalde dahi
tetkik veya bu salahiyetini intihap edeceği
ehlivukufa tevdi edebilir.
Madde 228 - İki tarafın verecekleri şifahi izahat dinlenip
gösterilen evrak
ve defterler tetkik olunarak mutabık kaldıkları veya
ihtilaf ettikleri cihet-
ler zapta yazılır. Bundan sonra tahkikata usulen
devam olunur.
Madde 229 - Hakim tarafından başka suretle muamele
yapılması tensip olu-
nan haller müstesna olmak üzere ibraz olunan evrak
zabıtnameye kaydedilmekle
beraber dosyasında saklanır.
YEDİNCİ FASIL
Tahkikat hakiminin iki tarafı isticvabı
Madde 230 - Tahkikat hakimi iki taraftan her birini re'sen
veya talep
üzerine isticvap edebilir. Hakim isticvap edeceği tarafa
evvelemirde hakikatı
olduğu gibi söylemesi hakkında vesayada bulunabilir.
İsticvap müddeabihe veya onunla münasebeti olan hallerle vakıalara taal-
lük etmek icap eder.
Madde 231 - İsticvap olunacak şahıs, mahcur veya yaşı on
altıdan küçük
ise hakimin takdirine göre ya kendisi veya velisi veya vasisi
ve hükmi şahıs
ise mümessili isticvap olunur.
Madde 232 - İsticvap olunacak kimsenin bizzat gelmesi
lazımdır. Ancak o
kimse mahkemenin dairei kazası haricinde mukim ise
istinabe suretiyle isticvap
olunur.
Madde 233 - Hakim tarafından muvacehe icrası müstesna olmak
üzere isticvap
yalnız mahkeme katibi hazır olduğu halde yapılır. Şu kadar ki
isticvap edi-
lecek taraf vekilini beraber bulundurabilir.
Vekilin
davayı tenvir için kendisince lüzum gördüğü cihetleri müvekkilin-
den
sorulmasını hakimden talebe hakkı vardır. Diğer taraf da aynı salahiyeti
haizdir.
Vekil müvekkiline teveccüh eden suale cevap vermekten veya
verilecek ce-
vabı telkin veya ima etmekten memnudur.
Madde 234 - (Değişik: 26/2/1985-3156/11 md.)
İsticvap
için çağrılmasına karar verilen tarafa geçerli bir özürü olmak-
sızın
gelmediği veya tertip olunan soruları cevaplandırmadığı takdirde sorulan
vakıaları ikrar etmiş sayılacağı,çıkarılacak davetiyeye yazılır. Çağrılan
taraf
özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı
takdirde,
mahkeme sorulan vakıaları ikrar edilmiş sayar.
Madde 235 - İsticvap bitince zabıtaname tanzim olunur.İşbu
zabıtname alenen
her iki taraf muvecehesinde okunduktan sonra ziri hakim ve
katip ile istic-
vap olunan kimse tarafından imza olunur. Verilen cevaptan
sonra yapılan tebed-
düller ve ilaveler zabıt varakasına tahşiye ve imza
edilir.İmzasız tahşiyelerin
hükmü yoktur. Zabıt varakası imzadan imtina
halinde keyfiyeti imtina için gös-
terilen sebep zabıt varakasına yazılarak
hakim tarafından imza olunur.
SEKİZİNCİ FASIL
Deliller ve ikamesi
BİRİNCİ KISIM
Umumi hükümler
Madde 236 - Dava evrakında veya hakim huzurunda iki
taraftan birinin
veya vekilinin sebkeden ikrarı muteberdir. Ve mukir olan
taraf aleyhine delil
teşkil eder.
Maddi bir hatadan neşet ettiği sabit
olmadıkça ikrardan rücu olunamaz.
Sulh müzakeresi esnasında sebkeden ikrar
muteber değildir.
Mahkeme haricindeki ikrarı teyit edecek delail ve emare
mevcut ise hakim
buna binaen hüküm verebilir.
*
Madde 237 - Kaziyei muhkeme, ancak mevzuunu teşkil eden
husus hakkında
muteberdir.
Kaziyei muhkeme, mevcuttur denilebilmek
için iki tarafın ve müddeabihin
ve istinat olunan sebebin müttehit olması
lazımdır.
Madde 238 - Delil davanın halline tesir edebilecek
münazaalı hususları
ispat için ikame olunur.
Maruf ve meşhur olan veya
ikrar olunan hususlar münazaalı sayılmaz.
Madde 239 - Delil ikamesiyle mükellef olan veya meşhur ve
maruf bir va-
kaya istinat eden tarafın iddiası hilafını ispat için hasmı
delil ikame edebi-
lir. Fakat mücerret bu talebiyle beyyinenin kendisine
müteveccih olduğunu kabul
etmiş addolunamaz.
Madde 240 - Bu Kanunun tayin ettiği haller müstesna olmak
üzere hakim
ikame olunan delilleri serbestçe takdir eder.
Madde 241 - Kanunun tayin ettiği istisnalardan maada
hallerde deliller
hakim huzurunda istima ve tetkik olunur ve mahkemede veya
haricinde icra olunan
tetkikler ve muameleler tafsilen zabıt varakasına
yazılır.
Şahit ve ehlivukufla müddeasını ispat edecek taraf evvelemirde
hangi
hususa dair bunların isticvap olunacaklarını tayin eder.
Madde 242 - İki taraf istinat ettikleri bilümum vesikaları
müfredat pu-
sulası ile beraber mahkeme kalemine verir. Bunlardan hakim
tarafından tetkika
şayan görülenleri dosyasına vazı ile diğerleri iade
olunur.
İbrazına karar verilecek vesika, ibraz edecek taraf yedinde
bulunmuyor-
sa iş bu kanun ahkamına tevfikan celp ve tetkik olunur. Tahkikat
hakimi icabına
göre vesikanın diğer bir mahkeme marifetiyle tetkikına da
karar verebilir.
Madde 243 - İki taraftan her birinin beyan eylediği
deliller mümkün
olduğu kadar aleni celsede tetkik olunur.
Bu suretle
tetkikatın ikmali kabil olmazsa ikmali için icap eden cel-
seleri hakim
tayin eder.
Madde 244 - İkame ve beyan olunan delillerin tamemen istima
ve tetki-
kından sonra iki yüz yirmi birinci madde hükmüne tevfikan ayrıca
tahkikat icra-
sına karar verilmiyen meselelerde iki taraftan her biri yeni
delil ibraz ve
ikamesini istiyebilir. Hakim muvafık görürse bu talebi kabul
eder.
İKİNCİ KISIM
Şahadet
Madde 245 - Aşağıdaki kimseler şahadetten imtina
edebilirler:
1 - İki taraftan birinin nişanlısı,
2 - Aralarında evlilik
rabıtası mürtefi olsa bile iki taraftan birinin
karı veya kocası,
3 -
İki taraftan birinin neseben veya sebeben usul ve füruu yahut üçün-
cü
dereceye kadar neseben Veya kendisiyle sıhriyet hasıl olan evlilik rabıtası
mürtefı olsa bile ikinci dereceye kadar sebeben civar hısımları ve
aralarında
evlatlık rabıtası bulunanlar,
4 - Memuriyet ve sanat ve
meslekleri itibariyle bir kimsenin sırrını
bilenler,şu kadar ki o kimse
muvafakat ederse şahadetten imtina edemezler.
Madde 246 - Aşağıdaki hallerde herhangi bir kimse
şahadetten imtina
edebilir:
*
1 -
Şahadeti kendisine,yahut yukarki maddenin 1-3 numaralarındaki hı-
sımlarından birine doğrudan doğruya mali bir zararı mucip ise,
2 -
Şahadeti kendisinin veya yukarki maddenin 1-3 numaralarında gösteri-
len
hısımlardan birinin şeref ve haysiyetlerini ihlal veya haklarında takibatı
cezaiye icrasını istilzam ederse,
3 - Mahremiyeti kendisince mültezem ve
sanatına ait esrarın ifşasını
müeddi ise.
Madde 247 - Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:
1 -
İstima esnasında on beş yaşını ikmal etmiyenler,
2 - Kuvayı akliye ve
fehmiyelerinin tekemmül edememesinden veya hali
zaafta bulunmasından dolayı
yeminin mahiyet ve manasını kafi derecede takdir
edemiyenler.
3 -
Müddeti cezaiyeleri içinde hidematı ammeden memnu bulunanlar,
4 - 245 inci
maddenin 1-3 numaraları ve 246 ncı maddenin 1,2 numaraları
mucibince
şahadetten imtina hakları olup da işbu haklarını istimal etmiyenler,
5 - Bir
tarafın davayı kazanmasında hukuki menfaati olan kimseler,
6 - Şahadet
zamanında iki taraftan birinin evinde veya ticarethanesin-
de infak ve iaşe
veya istihdam olunanlar.
Madde 248 - 245 inci maddede yazılı haller ile 246 ncı
maddenin birinci
fıkrasındaki halde aşağıdaki şekillerden biri tahakkuk
ederse şahadetten imtina
olunamaz:
1 - Hukuki bir tasarrufta şahit
sıfatiyle hazır bulundurulmuş olan kimse
bu tasarrufun esası ve muhteviyatı
hakkında,
2 - Aile efradından vuku bulan doğum, ölüm ve evlenme vakaları
hakkında,
3 - Aile rabıtalarından mütevellit mali ihtilaflar hakkında,
4
- İki taraftan birinin hukukan selefi veya mümessili sıfatiyle şahidin
bizzat icra eylediği muameleler hakkında.
Madde 249 - Devlet hizmetinde bulunanların, meslek sırriyle
mukayyet
oldukları vakalar hakkında hizmetlerinden ayrıldıktan sonra da
mensup oldukla-
rı resmi makamın tahriri izni olmadıkça şahit sıfatiyle
istimaları caiz değil-
dir. Bu mezuniyet Büyük Millet Meclisi azası hakkında
Meclis, Heyeti Vekile aza-
sı hakkında Reisicumhur ve bundan maadaları için
mensup oldukları Vekil tarafın-
dan verilir.
Şahadet menafii Devlete
muzır görülmedikçe izin verilmesinden imtina olu-
namaz.
Bu mezuniyet
mahkeme kararı üzerine müzekkere ile istenilir.
İzin üzerine şahit celp ve
istima olunur.
Madde 250 - Şahadetten imtina eden kimse imtina sebebini ve
delilini
istima edileceği günden evvel, katibe zaptettirmek suretiyle
şifahen veya
tahriren mahkemeye bildirmeğe mecburdur.
İmtina sebeplerini
tahriren beyan eden veya katibe zaptettiren şahit muayyen
günde mahkemede
hazır bulunmıyabilir.
*
Mahkeme başkatibi, gerek tahriri
olsun gerek zaptedilmiş bulunsun şahi-
din imtina hakkındaki beyanını iki
tarafa tebliğ eder.
Madde 251 - Şahidin imtina sebebi hakkında hakim iki tarafı
dinleyip bu
baptaki delili tetkik ettikten sonra kararını verir.
Madde 252 - Şahadetten imtina ettiğini bildirmiş olan şahit
muayyen günde
gelmezse beyanatı okunarak tetkik olunur.
Madde 253 - Yukardaki maddelerde gösterilen hükümler mahfuz
kalmak şar-
tiyle şahadet için çağrılan herkes gelmeğe mecburdur. Meşru
sebep olmaksızın
davete icabet etmiyen şahit on beş liraya kadar cezayi
nakdiye mahküm edilir ve
gelmemesi mahkemenin talikını mucip olmuş ise
talikten mütevellit masarifi muha-
keme ile de mahküm edilebilir.
Hakim
gelmiyen şahidin kuvvei cebriye ile ihzar edilmesine dahi karar
verebilir.
Madde 254 - Şahidin davada menfaati bulunmak gibi şahadetin
doğruluğunda
şüpheyi mucip esbap mevcut olursa, bunu iki taraftan her biri
iddia ve ispat
edebilir.
Madde 255 - Şahitler tahkikat hakimi tarafından istima
olunur. Hasta veya
malül olmasından dolayı mahkemeye gelemiyen şahidi hakim
ikametgahında dinler.
Şahidin istimaı sırasında mühim bir sebebe binaen
hakim tarafından hila-
fına karar verilmiş olmadıkça iki taraf hazır
bulunabilir.
Madde 256 - Müstesna hallerde, iki tarafın muvafakatleri ve
hakimin ten-
sibiyle, tayin olunacak müddet zarfında cevaplarını tahriren
beyan etmek üzere
şahide bir sual varakası gönderilebilir. Bu suretle
muamele yapılması şahidin
vereceği cevabın hükme kafi olup olmadığını
hakimin takdir etmesine mani olamaz.
Madde 257 - Şahidin bulunduğu mahal mahkemesi marifetiyle
de istimaına ka-
rar verilebilir. Bu takdirde tayin olunan gün ve saatte
hazır bulunması için şa-
hide tebligat icra olunur. İki tarafa da malümat
verilir. (1)
Madde 258 - Şahitler alelüsul tebliğ olunacak davetiye ile
mahkemeye
çağırılır. Davetiyede iki tarafın isimleri ve hangi hususu ispat
için mahkemeye
çağrıldığı ve hangi gün ve saatte hazır bulunulacağı yazılır.
Tebliğ muhakeme gününden laakal iki gün evvel icra olunmak lazımdır.
Müstacel işlerde şahidin daha evvel gelmesine karar verilebilir.
Madde 259 - Gayrimenkule müteaallik hususlarda ve şahidin
irae suretiyle
şahadetinden hakikatın daha ziyade zahire çıkacağı meczum
olan diğer hallerde
şahitlerin mahallinde istimaına karar verilebilir.
Madde 260 - İstima esnasında evvelemirde şahitten isim ve
şöhret ve sin
ve sanat ve mahalli ikameti ve iki tarafa karabeti olup
olmadığı ve varsa dere-
cesi ve şahadetine itimadı kaldırabilecek bilcümle
münasebet ve alakalar soru-
lur.
Madde 261 - Yukardaki maddede gösterilen suallerden sonra
hakim şahidi
hakikati hali doğru söylemeğe teşvik ve icabı halinde kendisine
yemin ettirile-
ceğini ihtar eder. Yemin şahadetten sonra eda ettirilir.
Madde 262 - Yemin ancak ederse hakim tarafından veya iki
taraftan biri
canibinden vuku bulacak talep üzerine eda ettirilir.
Madde 263 - Şahit yeminden imtina ederse esbabı sual
edilerek vereceği
cevap zapta yazılır.
------------------
(1) Bu
hükmün uygulanmasında ek 1 inci maddeye bakınız.
*
Madde 264 - Yemin aşağıdaki şekilde icra olunur:
Hakim
şahide: "Şahit sıfatiyle sorulan suallere verdiğiniz cevapların ha-
kikate
muhalif olmadığına ve meşhudat ve malümatınızdan birşey saklamadığınıza
Allahınız ve namusunuz üzerine yemin ediyor musunuz" ve şahit de cevaben
"Alla-
hım ve namusum üzerine yemin ediyorum" der.
Madde 265 - Şahitler ayrı ayrı dinlenir ve icabında
muvacehe olunur.
Madde 266 - Hakim bizzat şahitleri isticvap eder.
Madde 267 - İki taraftan her biri şahide şahadetini tavzih
ve ikmal için
lazım olan yeni sualler sordurabilir. Bu suallerin varit olup
olmadığında iki
taraf ihtilaf ederse hakim buna derhal karar verir. Şahidin
istinabe suretiyle
isticvabı lazımgeldiğinde hangi hususlardan dolayı
isticvap olunacağını hakim
tayin eder. Bu halde birinci fıkra hükmüne
tevfikan iki tarafın mesele ile mü-
nasebettar yeni sual sordurabilmek hakkı
mahfuzdur.
Madde 268 - İki taraftan her biri doğrudan doğruya şahide
bir şey sormak-
tan ve şahitlerin ifadesini kesmekten ve kavlen ve fiilen
onu tahsin ve tezyif
etmekten memnudur. Hilafında hareket eden taraf veya
vekili hakimin ilk ihtarına
rağmen hareketinde devam ederse hakim mahkemeden
dışarı çıkartabilir ve 70 ve
150 nci maddeler mucibince muamele olunur.
Madde 269 - Şahit bildiğini şifahen söyler. Yazılı notlar
kullanması mem-
nudur. Şu kadar ki şahit tarihleri ve rakamları tayin
veyahut bazı hususları
tafsil etmek veya hatırasını toplamak için yazılarına
bakmak mecburiyetinde ol-
duğunu hakime söylerse hakim derhal yazılarına
bakmasına veya tayin edeceği cel-
sede yeniden istimaına veyahut tayin ettiği
müddet zarfında malümatını tahriren
imzası altında mahkeme kalemine
vermesine karar verebilir.
Madde 270 - Şahit Türkçe bilmezse tercümanla isticvap
olunur. Sağır ve
dilsiz olan şahit yazmak ve okumak bilirse sualler
kendisine tahriren bildirilir
ve cevapları yazdırılır. Yazmak ve okumak
bilmediği takdirde hakim kendisini
işareti mahsusasını anlıyacak ehlivukuf
marifetiyle isticvap eder.
Madde 271 - Şahadet mecburi olan hallerde cevaptan veya
yeminden imtina
eden şahit derhal on beş liraya kadar cezayi nakdiye mahküm
edilerek yeniden
istima olunmak üzere dava talik olunur ve bu celse
masrafına mahküm edilir.Yine
cevaptan veya yeminden imtina ederse o
mahkemece on beş günü tecavüz etmemek
üzere hapsedilir.
İşbu hapis cezai
neticeleri tevlit etmez.
Madde 272 - Şahidin ifadesi zabıtnameye yazılıp huzurunda
okunduktan sonra
ziri kendisine imza ettirilir.
Madde 273 - Hakim şahadet esnasında şahidin yalan söylediği
veya Menfaat
temin ederek şahadet ettiği hakkında kavi delil ve emareye
destres olursa derhal
bir zabıt varakası tanzim ve müddeiumumiye tevdi eder.
Hakim şahidin ve cürümde şerikleri varsa onların tevkifine de karar vere-
bilir ve takibatı kanuniye icra edilmek üzere müddeiumumiliğe sevk eder.
Madde 274 - Şahit ikame edecek kimse evvelemirde bunların
isim ve şöhreti
ve mahalli ikametleriyle hüviyetlerini tayine medar olacak
evsafı sairelerini
muhtevi listeyi mahkemeye takdim eder. Bu listede
gösterilmemiş olan kimseler
şahit olarak istima olunamaz ve ikinci bir liste
verilemez.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ehlivukuf
Madde 275 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/18 md.)
Mahkeme,
çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirki-
şinin oy ve
görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği
genel ve
hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlene-
mez.
Madde 276 - Ehlivukuf, iki taraf ittifak edemedikleri halde
tahkikat ha-
kimi tarafından intihap olunur.
Mesaili mahsusada rey ve
mütalaalarını beyan etmek için Hükümet tarafın-
dan müntahap ehlivukuf varsa
ehlivukufun bunlar arasından intihabı lazımdır.
Yalnız bir kişi ehlivukuf
intihap edilebilir. Üçten ziyade intihap olunamaz.
Hakim lüzum görürse
ehlivukufu beyan ettikleri veya edecekleri rey ve mü-
talaanın bitarafane
olduğuna veya olacağına dair tahlif edebilir.
Madde 277 - Ehlivukuf hakimler için muayyen esbaba binaen
reddolunabilir.
Ret talebi hakim tarafından hadise şeklinde tetkik olunarak
karar verilir. Esba-
bı retten dolayı yemin teklif olunamaz.
Ret talebi
ehlivukufun intihap edildiğine ıttıla tarihinden itibaren üç
gün zarfında
vukubulmak lazımdır.
Madde 278 - Malümatına müracaat edilecek hususu bilmeksizin
sanatını icra
etmesi kabil olmıyan ve alenen icrayı sanat eden kimseler o
husus hakkında ehli-
vukufluğu kabule mecburdurlar.
Yalnız şahitler
hakkındaki esbaba binaen kabulden imtina edebilirler.
(Değişik:
26/2/1985-3156/12 md.) Mahkemeye gelmekten veya gelip de ifayı
vazifeden
imtina eden ehlivukuf hakkında şahadete ilişkin hükümler uygulanır.
Madde 279 - Hakim iki tarafın ifadesini istimadan sonra
ehlivukufa soru-
lacak sualleri tayin eder. Ehlivukuf diğer taraf hazır
olmaksızın iki taraftan
birini isticvap edemez ve bu cihet ehlivukufa
evvelemirde ihtar olunur.
Madde 280 - Tetkikat için keşif icrası veya diğer ihzari
bir muamele
ifası lazımgelirse iki taraftan her biri bu muamelede hazır
bulunabilir.
Madde 281 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/19 md.)
Bilirkişinin beyan ettiği oy ve görüş hemen tutanağa geçirilir.
Bilirkişi birden fazla ise aralarında görüşürler. Görüşme sonucu bildiri-
len oy ve düşünceler tutanağa yazılır.
İşin niteliğine göre
bilirkişilerin oy ve görüşlerini yazılı olarak bil-
dirmeleri gerekiyorsa,
hakim, raporun kaç nüsha olacağını ve verileceği süreyi
belli eder. Bu süre
işin niteliğine göre üç ayı geçemez. Raporun, tarafların ad
ve soyadlarını,
bilirkişinin çözümü ile görevlendirildiği hususları, inceleme
konusu yapılan
maddi vakıaları, gerekçeyi, sonucu, bilirkişiler arasında anlaş-
mazlık
varsa bunun sebebini düzenlendiği günü ve bilirkişilerin imzalarını ta-
şıması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi ayrı bir rapor verebilir.
Madde 282 - Ehlivukuf raporunu mahkeme kalemine verir.
Verildiği tarihi
başkatip rapora işaret eder ve mahkemeden evvel suretlerini
iki tarafa tebliğ
eder.
Madde 283 - Hakim raporda noksan ve müphem gördüğü
cihetleri itmam ve
izah için ehlivukufa yeni sualler tertip edebilir. İki
taraf dahi noksan ve müp-
hem cihetler hakkında ehlivukuftan izahat
alınmasını raporun kendilerine tebliği
tarihinden bir hafta zarfında hakimden
tahriren talep edebilirler.
Hakim
mütemmim izahat vermeleri zımnında ehlivukufu tayin edeceği celseye
davet
ile şifahen istima edebilir.
Ehlivukufun şifahen verecekleri izahat hulasa
veçhile zapta kaydedilerek
ziri kendilerine imza ettirilir.
Madde 284 - Hakikatın tezahürü için lüzum görürse tahkikat
hakimi veya
esas davayı rüyet edecek mahkeme evvelki veya yeniden intihap
edeceği ehlivukuf
vasıtasiyle tekrar tetkikat icra ettirebilir.
Madde 285 - Ehlivukufun ücreti hakim tarafından takdir olunur.
Madde 286 - Ehlivukufun rey ve mütalaaları hakimi takyit
etmez.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Senet
1 - Umumi hükümler
Madde 287 - Kanunun muayyen bir delil ile ispatını
emreylediği hususlar
başka suretle ispat olunamaz. İki tarafça muayyen
deliller ile ispatı tahriren
kabul edilmiş olan veya muhakeme esnasında
olveçhile beyinlerinde karar verildi-
ği ikrar olunan maddeler hakkında başka
delil kabul olunmaz.
Madde 288 - (Değişik:16/7/1981-2494/20 md.)
Bir hakkın
doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, er-
telenmesi,
ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları
zamanki
miktar veya değerleri onmilyon lirayı geçtiği takdirde senetle ispat
olunması gerekir.
Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya
borçtan kurtarma (ibra)
gibi herhangi bir sebeple onmilyon liradan aşağı
düşse bile senetsiz ispat
olunamaz. (1)
Madde 289 - (Değişik: 30/4/1973 - 1711/1 md.)
288 nci
madde uyarınca senetle ıspatı gereken hususlarda yukardaki hüküm-
ler
hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakatı halinde tanık dinlenebilir.
Madde 290 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/21 md.)
Senede
bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve
senedin
hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan
hukuki işlemler onmilyon liradan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat
olunamaz.(1)
Madde 291 - (Mülga: 29/6/1956 - 6763/47 md.)
Madde 292 - Senetle ispatı lazımgelen hususlarda tahriri
bir mukaddimei
beyyine mevcut olursa şahit istimaı caizdir.
Mukaddimei
beyyine müddeabihin tamamen sübutuna kafi olmamakla beraber bu-
nun vukuuna
delalet eden ve aleyhine ibraz edilmiş olan taraf canibinden verilen
evrak ve
vesaiktir.
Madde 293 - Aşağıdaki hallerde her halde şahit ikame
olunabilir:
1 - Usul ve füru, birader ve hemşire veya karı koca ve
kayınpeder ve va-
lide ile damat ve gelin arasındaki muameleler,
2 -
Cürümden mütevellit olsun olmasın tazminatı müstelzim fiiller,
3 - Yangın
veya kazayı bahri veyahut düşman istilası gibi senet alınması
gayrimümkün
veya fevkalade müşkül hallerde yapılan muameleler.
----------------------------
(1) Bu maddelerde geçen miktarlar,
20/6/1996 tarih ve 4146 sayılı Kanunun 1 inci
maddesi ile onmilyon liraya
yükseltilmiş ve metne işlenmiştir.
4 - Halin
icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede raptı mü-
teamil olmıyan
muameleler,
5 - Akitlerde hata, hile, gabin, cebir ve ikrah vukuu.
Madde 294 - Nagehani bir hadise veya mücbir bir sebep ile
senedin sahibi
yedinde veyahut her ne suretle olursa olsun alelüsul tevdi
olunan resmi memur
nezdinde zayi olduğu hakkında kanaatbahş delil ve
emareler mevcut olduğu takdir-
de şahadetle dava ispat olunabilir.
Madde 295 - Mahkeme ilamlariyle katibiadillerce re'sen
tanzim olunan se-
netler sahteliği ve salahiyattar memurların salahiyetleri
dahilinde usulüne tev-
fikan tanzim veya tasdik ettikleri vesikalar hilafı
ispat olununcaya kadar de-
lili kati teşkil eder.
Şu kadar ki mahkeme
işbu evrak hakkında şüpheyi davet eden haller görür-
se bunları tanzim ve
tasdik eden daireden izahat itasını istiyebilir.
Madde 296 - Ecnebi memlekette usulüne tevfikan salahiyettar
memurları
tarafından tanzim veya tasdik kılınmış olan senetlerin mahallinde
mer'i kanunla-
ra mutabık olduğu mahalli Türkiye şehbenderi veya Türk siyasi
memurları tarafın-
dan tasdik kılınmış ise resmi senet hüküm ve kuvvetinde
addolunur. Bu suretle
tasdik kılınmamış senetlerin delil teşkil edip
etmiyeceği mahkemece takdir olu-
nur. Mahkeme huzurunda ikrar olunan
senetler resmi hükmündedir.
Madde 297 - Mühür veya bir alet vasıtasiyle vazolunan imza
veya cüzdan ile
muamele icrasını itiyat etmiş olan müesseselerde muamelenin
iptidasında tayin
olunup bir sureti hesap defterine veya cüzdana mevzu
bulunan mühür veya imza ile
yapılacak muamele muteberdir. Bundan başka imza
vaz'ına muktedir olamıyan veya
yazı bilmiyen şahsın heyeti ihtiyariye ve
mahallince maruf iki şahıs tarafından
tasdik edilmiş ve el ile yapılmış bir
işaret veya mühür istimal etmesi caizdir.
Madde 298 - Senette mevcut bulunan çıkıntı ve kezalik
senedin metninde
veya hamişindeki hak ve silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise
inkar halinde keen-
lemyekündur.
Yalnız bu kabil çıkıntı, hak ve silinti
mahkemece senedin sıhhat veya ma-
nasına müessir olacak mahiyette görülürse
senet kısmen veya tamamen hükümsüz
addolunabilir.
Madde 299 - İmzası ikrar veya mahkemece onun olduğuna
hükmolunan gayri
resmi senet tarihi imza eden ile mirasçıları hakkında
muteber olup üçüncü kim-
seler haklarında hüküm ifade etmez.
Bir senedin
kendisine ibraz olunduğu, katibiadil veya salahiyettar memur
tarafından
alelüsul tasdik edilmiş ise ibraz tarihi veyahut imza edenlerden bi-
rinin
vefatı tarihi veya imza etmesine imkanı maddiyi selbeden bir hadisenin
vukuu
tarihi veyahut ol senedin bir muamelei resmiyeye esas ittihaz kılındığı
tarih üçüncü şahıslar hakkında da muteber addolunur. Bu nevi senetlerde
bahso-
lunan sair senetlerin tarihleri üçüncü şahıslar hakkında ancak son
senet tari-
hinin musaddak addolunduğu tarihten itibar olunur.
Madde 300 - İbra ve kabzı mutazammın senedatı gayri resmiye
ile tüccarın
muamelatı ticariyelerinden dolayı verdikleri senetlerin tarihi
evvelki madde
veçhile tahakkuk ettirilmese bile üçüncü şahıslara karşı
muteber addolunur. Şu
kadar ki hilafı ispat olunabilir.
Madde 301 - Kısmen veya tamamen kabzı mutazammın olarak
senet zirine veya
zahrına alacaklı tarafından bizzat yazılan veya başkası
tarafından yazılıp da
altında alacaklının imzası bulunan ibareler
muteberdir.
Madde 302 - Telgrafnameler keşide için telgrafhaneye
verilen asıllarına
mutabakatı ihtilaflı olmadıkça delil teşkil eder. İhtilaf
halinde sahibi tara-
fından yazılmış veyahut imza edilmiş olan aslına itibar
olunur.
Madde 303 - Defatiri ticariyede münderiç kayıtların hüküm
ve kuvvetleri Ti-
caret Kanunu ahkamına tabidir.
Madde 304 - Bir kimsenin hususi evrak veya defterine bir
hakkın istifa veya
ibrasını mutazammın yazdığı kayıtlarla yedindeki eşya
üzerine yazıp mündereca-
tından senet makamına ikame eylediği anlaşılan
kuyudat ve taahüdat o kimse maka-
mına kaim olanlar aleyhine delil teşkil
eder.
Madde 305 - Nüfus kuyudatı esasiyesinin zıyaı ve suveri
musaddakasının fık-
danı halinde doğum, ölüm, evlenme vukuatı tarihleri,
müteveffa baba veya ananın
evrak ve defatiri hususiyesindeki yazılarla ispat
olunabileceği gibi baba ve
anası meçhul olarak sicilli nüfusa mukayyet
bulunanlarda bu kabil evrak ile baba
ve analarına nispetlerini ispat
edebilirler.
Madde 306 - Mahkemece muayyen bir hususun ispatına karar
verildikten son-
ra o husus hakkında üçüncü şahıs veya memuru resmi nezdinde
diğer bir delil bu-
lunduğundan bahisle ibrazı için mühlet talep olunursa
davayı uzatmak maksadiyle
veya ihmali fahiş neticesi olarak vaktiyle
dermeyan olunmadığına hakim kani olur
ve hasım dahi talep ederse beyan olunan
delilin ademi tetkik ve istimaına karar
verebilir.
Madde 307 - Delili ibraz eden taraf hasmın muvafakati
olmadıkça ana isti-
natten sarfınazar edemez.
Madde 308 - Davanın esnayı tahkikında bir taraf kendisine
nispet olunan
senette muharrer yazı ve imzayı inkar veya tanımadığını beyan
ederse iki tarafın
ifadatı ve olbapta serdolunan deliller üzerine hakim kafi
derece kanaat hasıl
eylediği takdirde senedi kabul veya hükümden ıskat
ederek esas hakkında karar
verir. Kanaat hasıl olmazsa hakim iki tarafın
tayin olunacak günde bizzat ispati
vücut etmelerine karar verir. Her iki
taraf muayyen günde mütekabilen senet hak-
kında izahat ita ve medarı tatbik
olacak evrakı irae ve tayin ve yazı ve imzanın
mevsukiyetini ne şekilde ve ne
vasıta ile ispat edebileceklerini beyan ederler.
Madde 309 - Muayyen günde hakim iki tarafı isticvap ve
ledelhace senedi
imza ettiği iddia olunan şahsı istiktap eder. Hakim iki
tarafın ita ettikleri
izahattan ve ibraz ve irae ettikleri delillerden veya
imza kendisine isnat olu-
nan şahsın istiktabından senedin vüsuk ve ademi
vüsuku hakkında istihsali ka-
naat edemediği surette ehlihibre vasıtasiyle
senedin imzasının tahkikına veyahut
yazıldığını görenlerin istimaına veya
senedin münkiri tarafından yazıldığına
sureti katiyede delalet eden vakayiin
şuhut ile ispatına karar verir.
Ehlihibre vasıtasiyle tahkikata karar
verildiği takdirde medarı tatbik
olacak yazı ve ehlihibrenin tahkikatı icra
edeceği gün hakim tarafından tayin
olunur.
Mahkeme bu bapta ancak iki
tarafın ittifak ettikleri her nevi evrak ile
senedatı resmiyeden olan ve bir
kimse tarafından hasbelmemuriye veya mahkeme
huzurunda tahrir veya imza
edilen evrakı tatbika esas addedebilir.
Tatbika esas ittihaz olunabilecek
evrak olmadığı veyahut olup da derecei
kifayede bulunmadığı takdirde
ehlihibre tarafından terkip olunacak ibarelerle
münkir olan kimseye yazı
yazdırılarak tatbikat icra olunur.
Madde 310 - Münazaalı olan senedin ziri ve senedin halini
mübeyyin tan-
zim olunacak zabıt varakası iki taraf ve katip tarafından imza
olunarak mahke-
me kaleminde hıfzolunur.
*
Madde 311 - Bir memurun hasbelmemuriye yedinde bulunup
tatbika esas ol-
mak üzere mahkeme kalemine teslim olunması iktiza eden
senedin sureti evvel-
emirde o memur tarafından istinsah olunarak ikametgahı
veya teslim edilecek
mahallin mahkemesi reisine tasdik ettirildikten sonra
aslı teslim olunur.
İşbu suret asıl makamında olmak üzere memuru tarafından
hıfzolunur ve asıl
hüküm ve kuvvetindedir. Sureti istinsah ve tasdik
ettirilmeksizin mahkeme ka-
lemine teslim edilmiş olan senedin sureti
mahkeme başkatibi tarafından istinsah
ve reis tarafından tasdik edilerek
alakadarlara verilebilir.
Madde 312 - Resmi memurun veya üçüncü şahsın senedi teslim
veya ibraz ede-
bilmeleri için zaruri masrafları ile senedin sureti harcı
tahkikat icrasını ta-
lep eden kimse tarafından verilir.
Madde 313 - Hakim senedin münkire aidiyetine karar verdiği
takdirde münkiri
on beş liradan elli liraya kadar cezayi nakdiye ve talep
vukuunda davanın teah-
huru sebebiyle diğer tarafın maruz kaldığı zararı
tazmine mahküm eder.
Madde 314 - Resmi ve gayrı resmi her nevi senedatın
sahteliğini iddia eden
kimse asıl davayı rüyet eden mahkemede bu iddiasını
gerek davayı asliye ve ge-
rek davayı hadise suretiyle ikame
edebilir.Usulüne tevfikan icra kılınan tetki-
kat neticesinde senedin sahte
olmadığına dair mahkemeden sadır olan karar
kesbi katiyet ettikten sonra iş
bu senet hakkında mahakimi cezaiyede dahi sah-
telik iddiası mesmu olmaz.
Madde 315 - Mahkemece sahtelik sebebiyle iptal edilen senet
hakkında ciheti
cezaiyece ademi mesuliyet ve beraete dair verilecek karar
hukuk mahkemesince
senedin iptali hakkındaki karara haizi tesir değildir.
Madde 316 - Sahtelik iddiasının, arzuhal ile beyan ve bunun
bir suretinin
derhal hasma tebliğ olunması lazımdır.
Madde 317 - Sahtelik iddiası 308 inci madde ile mevaddı
mütaakıbesi ahkamı-
na tevfikan tetkik olunur. Sahteliği iddia kılınan
senedin ehlihibre marifetiy-
le tetkik ve tatbikına ve vakayi ve hadisattan
haberdar olanların istimaına ka-
rar verildiği takdirde bu kabil senedat,
neticei hükme kadar bir güna muameleye
esas ittihaz kılınmaz. Ancak bu
senede müsteniden evvelce ittihaz edilen ihtiya-
ti tedbirlere de halel
gelmez ve ledelhace senet sahibi hukukunun muhafazası
zımnında sair ihtiyati
tedbirlere de tevessül edebilir.
Madde 318 - Bir senedin sahte olduğuna dair sadir olan
karar katiyet kes-
bettikten sonra hükmü veren mahkeme reisi tarafından
zirine hükmün hulasası ya-
zılarak senet iptal olunur. Bir mevkii resmiden
tanzim ve tasdik kılınmış olan
senedin kaydı aslisi de bu suretle iptal
edilir.
Madde 319 - Mahkemece sahtelik iddiasının reddi halinde
sahteliği iddia
eden taraftan yirmi liradan yüz liraya kadar cezayi nakdi
alınmakla beraber ta-
lep vukuunda diğer tarafın maddi ve manevi zararları
da mahkemece başkaca tak-
dir ve hükmolunur.
Madde 320 - Sahtelik iddiasından feragat olunabilir ise de
feragatı vakıayı
kabul edip etmemekte mahkeme muhtardır. Mahkeme feragat
iddiasını kabul ettiği
takdirde 319 uncu madde mucibince icap eden cezayi
nakdiyi hükmeder.
Madde 321 - İbraz olunan senet, suret olursa davanın her
halinde re'sen
veya iki taraftan biri canibinden senedin aslının ibrazı
talep olunabilir.Bu
takdirde zayi veya telef olmamış ise senedin aslını
ibraz mecburidir.
*
Madde 322 - Senedin aslını muhafaza eden taraf veya
katibiadiller veyahut
sair memurlar, tahkikat hakiminin kararına tevfikan
bunları mahkemeye ibraz et-
meğe mecburdurlar.
Tahkikat hakimi ibraz
olunan senedin davanın esnayı cereyanında hıfzı
için icabeden tedbirleri
ittihaz veya lüzumunda yeniden verilmek üzere ibraz
edene iadesini tensip
edebilir.
Madde 323 - Tahkikat hakimi ibraz ve iraesi müşkül olan
vesikaları,
mahallinde bizzat veya tayin edeceği ehlihibre vasıtasiyle
tetkik ve suretleri-
ni asıllariyle tatbik eder.
Asılların halini tesbit
için iki taraf huzurunda davet üzerine gelme-
dikleri halde gıyaplarında
yapılan muamele hakkında bir zabıt varakası tanzim
olunur. Vesikanın
fotoğrafı da alınabilir.
Vesika mahkemenin dairei kazası haricinde bulunursa
salahiyettar olan
mahkemenin niyabetiyle lazımgelen tetkikat icra olunur.
Madde 324 - Resmi bir dairede bulunmasından naşi vesikanın
aslını iraeden
aciz olan taraf onun celbedilmesini talep edebilir.
Madde 325 - Ecnebi lisanla yazılmış olan vesikayı ibraz
eden taraf tercüme-
sini de raptetmeye mecburdur.
Hakim veya diğer taraf
mübrez tercümeyi kabule şayan görmezse resmen
tercüme ettirilmesi
emrolunabilir.
2 - Senedatın ibrazı mecburiyeti
Madde 326 - Kanunu Medeni ve Ticaret Kanunu mucibince bir
kimse, yedinde
bulunan vesikayı ibraza mecbur olduğu gibi aşağıda yazılan
vesikaları da ibraz
ile mükelleftir:
1 - Mahkemeye verilen evrakta
istinat olunan senetler,
2 - Bir tarafın diğer taraftan davaya müteaallik
aldığı mektup ve telgraf-
lar,
3 - İki taraf için müşterek olan muamele
ve menfaatlere mütaallik tanzim
olunan vesikalar.
4 - İki tarafın
müstakillen veya müştereken malik olduğu vesikalar,
Madde 327 - Talep vukuunda hesap defterlerinin musaddak
parçalarını ibraz
mecburidir.
Madde 328 - Yukarki maddede zikrolunan musaddak hesap
defterleri parçaları-
nın aslına mutabık olduğunu tayin için icap eden
defterlerin veyahut parçası
ibraz olunan asıl defter halinin tesbit
edilmesine ve asılların fotoğrafilerinin
çıkarılmasına karar verilebilir.
Madde 329 - Vesikanın veya hesap defterinin muayyen
parçalarının ibrazını
talep eden taraf mümkün olduğu kadar işbu vesikalar
münderecatını esbabı sübu-
tiyesini beyan ettiği esnada tahriren tasrih ve
tayin etmiş olması lazımdır.
Madde 330 - İbrazı istenilen vesika ile ispat edilmek
istenilen husu-
sun davanın sübutuna medar olacağına mahkemece kanaat hasıl
olduğu ve hasım da
işbu vesikanın yedinde olduğunu ikrar veya tahriren
sebkeden talebe karşı sü-
kut ettiği takdirde mahkeme vesikanın ibrazını
emreder.
Madde 331 - Vesikanın yedinde olduğunu inkar eden tarafa
hasmının ta-
lebiyle böyle bir vesikaya vazıülyed bulunmadığına ve itina ile
aradığı halde
bulamadığına ve hasmının istimaline imkan vermemek kasdiyle
izaa veya imha
veyahut ihfa etmediğine ve senedin nerede ve kimin yedinde
olduğundan malümatı
bu-
*
lunmadığına dair yemin
teklif olunur. Mahkeme davanın haliyle şekli yemini tev-
fik edebilmek için
ledelhace yemin suretini tadil edebilir.
Madde 332 - Vesikayı ibraz veya yemin etmesine karar
verilen taraf
kararda tayin olunan müddet zarfında vesikayı ibraz etmez ve
ademi ibrazı maze-
reti sahihaya müstenit olduğunu ispat edemez veya teklif
olunan yemini kabul ve
icra etmezse mahkeme ibraz veya yemin edilmemek
hususundaki maksadı nazara ala-
rak diğer tarafın senet münderecatı
hakkındaki beyanatını kabul edebilir.
Madde 333 - 326 ncı maddenin 2, 3, 4 üncü fıkralarında
beyan olunan vesi-
kalar üçüncü şahıs yedinde ise onlar tarafından ibraz
olunmasına karar verilir.
Madde 334 - Üçüncü şahsın yedinde bulunan vesikanın
ibrazını talep eden
kimsenin delaili sübütiyesini beyan ettiği sırada işbu
vesikalar münderecatını
tayin ve tasrih etmesi lazımdır.
Talebi kabul
olunursa hakim üçüncü şahsa istenilen vesikayı ibraz etmesi-
ni emreder.
Madde 335 - Her şahıs yedinde bulunan evrakı ibraz veya
nerede bulunduğu-
nu beyan etmek üzere şahit sıfatiyle mahkemeye celp
olunabilir.
Madde 336 - Kanunen şahadetten imtinaa hakkı yoksa üçüncü
şahıs, hakimin
kararına itaate mecburdur. İtaat etmezse şahitler hakkındaki
ahkam tatbik olu-
nabilir.
BEŞİNCİ KISIM
Yemin
1 - Umumi
hükümler
Madde 337 - (Değişik : 26/2/1985 - 3156/13 md.)
Yemin
için çağırılacak kimseye, geçerli bir özürü olmaksızın yemin için
tayin
olunan günde gelmediği takdirde yeminden kaçınmış ve yemin edeceği vakı-
aların sabit olmuş sayılacağına karar verileceği, çıkarılacak davetiyede
yazıl-
mak suretiyle bildirilir. Tayin edilen günde o kimse gelmezse
yeminden kaçınmış
ve yemin edeceği vakıaların da sabit olmuş sayılmasına
karar verilir. Yemin
davetiyesine yemine konu hususlar açıkça yazılır.
Madde 338 - Yemin edecek kimsenin yeminden evvel vefatı
veye ehliyetin
münselip olması halinde yemin teklifinden evvelki vaziyet
avdet eder.
Madde 339 - Gerek iki taraftan birinin talebiyle ve gerek
res'en tek-
lif olunan yemin mahkeme huzurunda alenen icra olunur. Tahkikat
hakimi soru-
lacak suali okuyup hal ve vaziyetin ehemmiyeti ve yalan yere
yeminin neticeleri
hakkında yemini edecek kimsenin nazarı dikkatini
celbeder. Sonra "size sorulan
sualler hakkında hakikata muvafık cevap
vereceğinize ve hiçbir şey saklamıyaca-
ğınıza Allahınız ve namusunuz
üzerine yemin eder misiniz" ve o kimse de "Allahım
ve namusum üzerine yemin
ediyorum" der.
Madde 340 - Hakim, yemin eden kimsenin ifadesini dinleyip
aynen zapta
geçirdikten ve alenen okuduktan sonra bu ifadesinde sebat edip
etmediğini sorar.
Madde 341 - Hakim, tamam veya vazıh olmayan noktaları itmam
ve izah için
lazım gördüğü sualleri yemin eden kimseye sorabilir. Bunun
haricinde yeni
bir sual soramaz.
Madde 342 - Yemin edecek kimse malüliyet veya hastalık
sebebiyle mahkemeye
gelmeğe müktedir değilse hakim diğer taraf ve mahkeme
katibi hazır olduğu halde
ikametgahında o kimseyi tahlif eder.
*
Madde 343 - Mahkemenin dairei kazası haricinde ikamet eden
kimse yemin
için o mahkemeye gelmek mecburiyetinde değildir. Bulunduğu mahal
mahkemesinde
veya ecnebi memleketinde ise mahallinin usulüne tevfikan o
memleketin salahiyet-
tar memuru huzurunda yemin etmesini talep edebilir.
2 - Kati yemin
Madde 344 - Kati yemin, bir kimsenin esas davasının halline
müessir olan bir
fiilin ispatı için diğerine teklif ettiği yemindir.
Madde 345 - Kati yemin bir kimseye ancak zatinden sadir
olan fiili hakkında
teklif olunur. Bir kimsenin bir şeyi bilmesi zatinden
sadır olan fiil nev'inden
addolunur.
Madde 346 - Bir muamelenin sıhhat ve tamamiyeti için iki
tarafın muva-
fakatları kanunen kafi görülmiyen hallerde yemin teklif
olunamaz.
Madde 347 - Kendisine yemin teklif olunan kimse, yemin
etmez veya yemini
hasma reddeylemezse yeminin mevzuunu teşkil etmiş olan
meseleyi ikrar etmiş
addolunur.
Kendisine yemin reddolunan kimsenin
yeminden imtinaı dahi ikrar addolunur.
Madde 348 - Yemin teklif olunan fiil iki taraftan birinin
zatinden sadır
olmamış ise yemin reddolunamaz.
Madde 349 - Teklif olunan yemin eda edildikten sonra diğer
tarafın, yeminin
yalan yere olduğu hakkındaki davası esas davanın tehirini
istilzam etmez.
Madde 350 - Yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır
olduğunu beyan
ettikten sonra diğer taraf teklifinden sarfınazar ile başka
delil ikame edemez.
Madde 351 - Yemin, ancak icra eden ve teklif edilen
kimsenin ve mirasçıları-
nın leh ve aleyhlerinde delil teşkil eder diğerleri
için delil teşkil edemez.
Madde 352 - Yemin, Ancak, yemin edecek kimsenin namus ve
haysiyetine
müessir veya müstelzimi ceza olan mesailden başka fiiller
hakkında verdirilir.
İşbu kaide yeminin reddi halinde de caridir.
Madde 353 - Yemin, iki tarafın zatlarına karşı teklif veya
reddolunabi-
lir ve her halde bunlar tarafından eda olunur. İki taraftan
biri mahcur veya
on sekiz yaşından aşağı ise yemin veli veya kanuni
mümessiline teklif veya red-
dolunabilir.
Madde 354 - Davasını ispat için yemin teklifinden başka
delili olduğunu
beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir.
Şu
kadar ki işbu deliller kabule şayan görüldüğü veya bu delillerin serd
ve
istimali mümkün olduğu takdirde yemin teklif olunamaz.
3 - Re'sen teklif
olunan yemin
Madde 355 - Mahkeme vereceği karar veya hükmü iki taraftan
birinin yemin
etmesine talik edebilir.
Madde 356 - Mahkeme ancak aşağıdaki iki şartın tahakkuku
halinde re'sen
yemin teklif edebilir:
1 - İddia olunan hususun kati
deliller ile ispat edilmemiş olması.
2 - İddia olunan hususu ispat için irae
olunan delillerin hüküm verilecek
derecede kanaat hasıl etmemesi.
Madde 357 - İddia olunan şeyin kıymetini tayin ve ispat
mümkün oldukça
kıymet hakkında yemin teklif olunamaz.
Madde 358 - On sekiz yaşından aşağı olanlar ile mahcurların
fiilleri hak-
kında re'sen yemin veli veya kanuni mümesillerine teklif
olunabilir.Veli ve mü-
mesiller mütaaddit ise mahkeme yemin edecek mümessili
tayin eder.
*
Madde 359 - Re'sen yemin ancak muhakemenin hitamında teklif olunabilir.
Madde 360 - Sorulacak şeyler hüküm verecek mahkeme
tarafından tertip ve
tahrir olunup reis tarafından okunur.
Madde 361 - Mahkeme yemini tahkikat veya sulh hakimi
huzurunda da icra etti-
rebilir.
Madde 362 - Mahkeme kanaatini teyit için iki taraftan
birine yemin teklif
etmiş ise yemin icra veya ret olunmadıkça hüküm
verilemez.
ALTINCI KISIM
Keşif
Madde 363 - Gerek re'sen ve gerek iki taraftan birinin
talebi üzerine dava-
nın her halinde münazaalı mahallin keşfine karar
verilebilir.
Madde 364 - Keşif iki taraf usulen devet edildikten sonra
vicahlarında
ve davete icabet etmedikleri halde gıyaplarında mahkeme veya
tahkikat hakimi
tarafından yapılır. Mahkemei asliye, azasından birini
istinabe suretiyle,keşif
muamelatını yapar. Fakat pek mühim meselelerde
heyetle dahi icra edebilir.
Madde 365 - Şahit ve ehlivukuf mahallinde de istima olunabilir.
Madde 366 - Keşif üzerine muameleyi mutazammın bir zabıt
varakası tanzim
edilir. İki taraftan birinin talebi üzerine veya re'sen
plan, resim ve fotoğra-
filer dosyaya raptolunur.
YEDİNCİ KISIM
Hususi esbabı hüküm
Madde 367 - Tahkikat hakimi, senetsiz ispatı caiz olan
davalarda re'sen
veya talep üzerine bu kanunda gösterilmemiş olan diğer
hüküm sebeplerinin isti-
ma ve tetkikına da karar verebilir ve bu husus
hakkında iki tarafı istima ettik-
ten sonra tebeyyün edecek hale göre iktiza
eden tedbirleri ittihaz eder.
SEKİZİNCİ KISIM
Delillerin Tesbiti
Madde 368 - İki taraftan her biri, derdesti rüyet bulunan
davada henüz
tahkik ve tetkikına sıra gelmemiş bulunan veyahut ileride ikame
edeceği davada
dermeyan edilecek olan hususun şahit, keşif, ehlihibre veya
diğer deliller ile
tesbitini talep edebilir.
Madde 369 - Kanunu Medeni hükmü mahfuz kalmak şartiyle
ancak şimdiden
zabıt ve tesbit olunmazsa ileride zayi olacağı veya
ikamesinde çok müşkülat
çıkacağı melhuz olan deliller bu fasıl hükmüne
tevfikan tesbit olunabilir.
Madde 370 - Delillerin tesbiti için salahiyettar olan
mahkeme, davanın
rüyet edildiği veyahut dava ikame olunmamış ise en seri ve
en az masrafla
delilin tesbiti kabil bulunduğu mahkeme veya sulh hakimidir.
Madde 371 - Delillerin tesbiti, ispat olunacak vaka ile
şahitlere ve
ehlihibreye sorulacak sualleri muhtevi ve üç nüshadan ibaret,
arzuhal ile talep
olunur. Arzuhal mahkemece şayanı kabul görülürse
delillerin tesbiti için bir
gün tayin edilir.
Madde 372 - Arzuhal ve mahkemenin kararı sureti diğer
tarafa tebliğ olu-
nur. Bu taraf da sorulacak diğer sualleri hakime
göndermek ve muamele esnasında
hazır bulunmak salahiyetini haizdir.
Müstedinin hukukunu muhafaza için zaru-
*
ri görüldüğü veyahut müstacel esbap bulunduğu
surette istisnaen tebligattan
sarfınazar olunabilir.
Ancak bu suretle
mahkeme tesbit eylediği delaili mutazammın tanzim edeceği
zabıt varakası
suretini derhal diğer tarafa tebliğe mecburdur.
Madde 373 - Delillerin tesbiti hakkında sebkeden itirazlar
delilleri
tesbit eden hakim tarafından hallolunur. Delillerin tesbiti
hususunda bu fas-
lın 2, 3, 4 üncü kısımları hükümlerine riayet olunur.
Madde 374 - Delillerin tesbiti için ifa ve tanzim edilmiş
bilümum muamelat
ve evrak esas dava dosyasının merbutu addolunur.
DOKUZUNCU FASIL
Tahkikatın hitamı ve muhakeme
Madde 375 - Tahkikat hakimi, iki tarafın iddia ve
müdaafalariyle
delillerini ve dava dosyasını tetkik eder ve talep vukuunda
neticei müddeala-
rını mübeyyin birer layiha verebilmeleri için de bir
müddet tayin eder. Bu
müddet içinde hakim verilen layihaları dosya ile
birleştirir ve tahkikatın
hitamını tefhim eder ve dosyayı mahkeme reisine
takdim eyler. Tahkikatın
hitamından sonra da mahkeme iki tarafa layiha
vermelerini emredebilir.
Madde 376 - Sulh mahkemelerinde iki taraf evrak üzerine
hüküm verilmesini
talep etmedikleri takdirde tayin olunacak gün ve saatte
şifahi murafaaları
icra olunmak üzere mahkemeye celp ve davet olunurlar.
Şifahi muhakemede mahkeme iki tarafa ikişer kere söz verdikten sonra
muhakemenin hitamını tefhim eder.
Hakim, iki tarafın iradı kelam
hakkındaki mütalaalarını dinledikten sonra
herbirine şifahi muhakemede ne
müddet için söz verebileceğini tayin ve tefhim
edebilir.
Madde 377 - (Değişik: 26/2/1985 - 3156/14 md.)
Asliye
mahkemesinde 375 inci maddede yazılı işlemler bittikten sonra
sözlü
yargılama ve hüküm için tayin olunacak günde mahkemede hazır bulunmak
üzere
iki taraf davet olunur. Taraflara çıkarılacak davetiyede belli edilen
günde
mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yargılamaya yokluklarında devam
edileceği ve hüküm verileceği belirtilir. Tayin edilecek gün, acele durumlar
dışında yedi günden az olamaz.
Sözlü yargılama için tayin edilen günde
herhangi bir tahkikat işlemi
yapılmış ise 213 üncü maddenin son fıkrası
hükmü burada da uygulanır.
Sözlü yargılama 376 ncı madde hükmüne uygun
olarak yapılır.
Madde 378 - Mahkeme,hakikatin tezahürü için lüzum görürse
tahkikat hakimi
canibinden istima olunan şahit ve ehlivukufu tekrar celp ve
isticvaba ve iki
tarafın tahkikat hakimi huzurunda dermeyan ve ispat
ettikleri hususatın yeni
deliller ile ispat olunmasına karar verebilir.Şu
kadar ki şahit hakkında
274 üncü madde hükmü mahfuzdur.
Madde 379 - Mahkeme, noksan gördüğü tahkikatı bizzat ikmal
veya itmam
edeceği gibi hususun ifasını tahkikat hakimine veya mahkeme
azasından diğer
birine de havale edebilir.
Madde 380 - Mahkeme huzurunda cereyan eden tahkikat ve
muhakemat esnasında-
ki hadiseler hakkında kararını verir.
Madde 381 - (Değişik: 26/2/1985 - 3156/15 md.)
Mahkeme,
hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra
yargılamanın
sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder.
Kararın tefhimi, en az 388
inci maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma
tutanağına geçirilerek
okunması suretiyle olur.
Zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim
edildiği hallerde, gerek-
çeli kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş
gün içinde yazılması gerekir.
ONUNCU FASIL
Hüküm
BİRİNCİ
KISIM
Mahkemei asliye tarafından verilen hükümler
Madde 382 - Karar hafiyyen müzakere ve ittihaz olunur ve
alenen tefhim
edilir.
Madde 383 - Müzakere ve reye ancak şifahi murafaada hazır
bulunmuş olan
aza ve aza mülazimleri iştirak eder.
Madde 384 - Müzakereye iştirak ve rey ita edebilecek
hakimlerin cümlesi
hazır bulunmadıkça müzakere icrası caiz değildir.
Madde 385 - Müzakereyi mahkeme reisi idare ve karara
raptolunacak
meseleleri tayin eder. Bunlar hakkında serbestçe münakaşa
olunduktan sonra
reis en kıdemsiz azadan başlıyarak ayrı ayrı reylerini
toplar ve en son reyini
verir.
Bir mesele hakkında ittihaz olunacak
karardan diğer meseleler hakkında
tetkikat ve müzakere icrasına lüzum
olmadığı anlaşılır ise diğer meseleler
hakkında müzakere icrasiyle karar
itasından sarfınazar olunur.
Madde 386 - Kararlar ittifak veya ekseriyeti ara ile
verilir.
Madde 387 - Karar, mahkeme reisi tarafından veya reisin
tensip edeceği
aza ve aza mülazimlerinden biri tarafından yazılır.
Madde 388 - (Değişik: 26/2/1985 - 3156/16 md.)
Karar
aşağıdaki hususları kapsar:
1. Kararı veren mahkeme ile hakim veya
hakimlerin ve tutanak katibinin ad
ve soyadları ve sicil numaraları, mahkeme
çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa
kararın hangi sıfatla verildiği,
2.
Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci
ve
vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,
3. İki tarafın iddia ve
savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadık-
ları hususlar, ihtilaflı
konular hakkında toplanan deliller, delillerin
tartışması ret ve üstün tutma
sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan
çıkarılan sonuç ve hukuki
sebep,
4 . Hüküm sonucu ile varsa kanun yolları,
5. Kararın verildiği
tarih ve hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin
imzaları,
Hüküm
sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin,
istek
sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç
ve
tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe
ve
tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Madde 389 - Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve
bahşedilen vazife ve
haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmıyacak surette gayet
sarih ve açık
yazılmalıdır.
Madde 390 - Yazılan kararların ziri kararı veren hakimlerle
zabıt katibi
tarafından imza olunur.
Madde 391 - Kararın aslı mahkemenin evrak mahzeninde
başkatip tarafından
hıfzolunur.
Hıfzı tarihi zirine ve dosyasına işaret
olunur.
Madde 392 - Karar tahrir ve imza olunduktan sonra suretleri
bir hafta
içinde başkatip tarafından iki taraftan her birine makbuz
mukabilinde verilir
ve bir nüshası da dosyasında hıfzolunur. Suretler
asılları gibi imza olunmakla
beraber bunlara mahkemenin mühürü vazedilmek
lazımdır. İki taraftan her birine
verilen suretler ilamdır.
Madde 393 - Müddetler ilamın iki taraftan her birine
verildiği tarihten
başlar.
İKİNCİ KISIM
Sulh hakimleri kararları
Madde 394 - 397 - (Mülga: 13/12/1934-2606/2 md.)
ON
BİRİNCİ FASIL
İşlemden Kaldırma ve Davanın Açılmamış Sayılması (1)
Madde 398-408 - (Mülga: 26/2/1985-3156/25 md.)
Madde 409 - (Değişik: 26/2/1985-3156/18 md.)
Oturuma
çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı
takip
etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın
işlemden kaldırılmasına karar verilir.
Oturum gününün belli edilmesi
için tarafların başvurması gereken hallerde,
gün tespit ettirilmemiş ise,
son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle
birinci fıkra hükmü
uygulanır.
Yukarıdaki fıkralar hükmü gereğince dosyası işlemden kaldırılmış
olan
dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde
taraflardan
birinin dilekçe ile başvurması üzerine yenilenebilir. Yenileme
dilekçesi,
oturum, gün, saat ve yerini bildiren çağırı kağıdı ile birlikte
taraflara
tebliğ olunur.
Dava dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten
başlayarak bir ay geçtikten
sonra yenilenirse yeniden harç alınır. Bu harç
yenileyen tarafından ödenir ve
karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç
verilerek yenilenen dava, yeni bir
dava sayılmaz.
İşlemden kaldırıldığı
tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen
davalar açılmamış sayılır ve
mahkemece bu hususta kendiliğinden karar
verilerek kayıt kapatılır.
Birinci ve ikinci fıkralar gereğince işlemden kaldırılmısına karar
verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilemeden sonra bir defadan
fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde beşinci fıkra hükmü uygulanır.
Madde 410-412 - (Mülga : 26/2/1985-3156/25 md.)
_____________________________
(1) Fasıl Başlığı 26/2/1985 tarihli ve
3156 sayılı kanunun 17 inci maddesi
ile değiştirilmiştir.
ON İKİNCİ FASIL
Masarifi muhakeme
Madde 413 - Müddei muhakeme masraflarını harç tarifesi
mucibince tediyeye
mecburdur.Davayı mütekabilenin müddeabihten fazlası
hakkındaki muhakeme
masraflarını müddeaaleyh kezalik harç tarifesine
tevfikan tediyeye mecburdur.
Madde 414 - İki taraftan her biri istimaını talep eylediği
şahit ve
ehlihibrenin veya talebine mebni icra kılınacak keşif ve sair
muamelenin
masrafını tediyeye ve buna kifayet edecek meblağı mahkeme
veznesine tevdie
mecburdur. Hakim tarafından tayin olunan müddet içinde
masrafı vermeyen taraf
talebinden sarfınazar etmiş addolunur.
Madde 415 - Re'sen icrası emrolunan muamelenin istilzam
ettiği masrafı iki
taraftan birinin veya her ikisinin tediye etmesine karar
verilir ve bunun için
takdir olunacak meblağ mahkeme kalemine tevdi olunur.
Tayin olunan müddet içinde işbu muameleye ait masraf tediye olunamaz ise
ileride icap edenlerden istifa olunmak şartiyle Devlet hazinesinden tediye
olunmasına karar verilebilir.
Madde 416 - Masarifi muhakemeyi berveçhi peşin tediye eden
taraf haklı
çıkarsa bu masraf diğer tarafa tahmil olunur.
Madde 417 - Kanunen musarrah olan hallerden maadasında
masarifi muhakeme-
nin aleyhinde hüküm verilen taraftan istifa olunmasına
karar verilir. Davada
iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme her
birini masrafla ilzam
veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette
taksim eder.
Hakim huzurunda tetkik olunan davalara ait masarifi muhakeme
iki taraf
beyninde mukaveleye göre ve böyle bir mukavele yoksa ahkamı
sabıkaya tevfikan
hükmolunur.
Madde 418 - Davanın esası hakkında lehine hüküm verilmiş
olan taraf
aşağıdaki hallerden birini yapmış ise masarifi muhakemenin tamamı
veya bir
kısmiyle mahküm edilebilir:
1 - Davayı bililtizam uzatmak,
2 - Lüzumsuz masraf yapmak,
3 - Yedinde bulunup da hükme müessir olan
vesikaları vakit ve zamaniyle
hasmına bildirmemek.
Madde 419 - Mahkümualeyhler mütaaddit ise masarifi muhakeme
davadaki
alakalarına göre taksim olunur ve kendileri müteselsilen mesul
addolunabilir.
Madde 420 - Davaya müdahale eden kimsenin iltihak ettiği
taraf mahküm
olursa yalnız müdahale masrafiyle mahküm edilir. Aksi halde bu
masraf diğer
tarafa tahmil olunur. Mamafih hüküm üçüncü şahsın iltihak
ettiği taraf lehine
verilmiş olsa bile lehine hükmolunan tarafın hal ve
hareketi üçüncü şahsın
müdahalesini istilzam etmiş ise müdahaleye mütaallik
masrafın tamamı veya bir
kısmı lehine hükmedilen tarafa tahmil olunabilir.
Madde 421 - Mahkeme suiniyet sahibi olan müddeialeyhi
veyahut bir güna
hakkı olmadığı halde dava ikame eden tarafı kanuni
masraftan başka diğer
tarafın vekiliyle aralarında takarrür eden ücreti
vekaletin tamamı veya bir
kısmı ile de mahküm edebilir.
Ücreti vekaletin
miktarı hakkında ihtilaf vukuunda miktarını re'sen
mahkeme takdir eder.
Madde 422 - Suiniyet sahibi olan müddeaaleyh yahut bir güna
hakkı
olmadığı halde dava etmiş olan taraf bundan maada yüz liraya kadar
cezayi
nakdiye mahküm edilebilir. Bu haller vekilden sadır olmuş ise cezayi
nakdi
vekil hakkında tayin olunur.
Madde 423 - Masarifi muhakeme aşağıda beyan olunan
şeylerdir:
1 - Tarife mucibince mahkeme kalemi vasıtasiyle yapılan
masraflarla
celsei muhakeme, keşif ve haciz masrafları,
2 - Şahidin
seyahat ve ikamet masrafiyle yevmiyesi ve ehlihibre ücret
ve masrafları,
3 - İlam harçları,
4 - Resmi dairelerden talep olunan evrakın asıl ve
suret tasdik ve pul
harçları,
5 - Mahkemede bizzat hazır bulunanların
bulundukları günlere ait seyahat
ve ikamet masrafları,
6 -Davanın
ehemmiyetine göre kanunu mucibince takdir olunacak vekil
ücretleri.
Vekili bulunduğu halde mahkeme de bizzat ispatı vücut eden taraf yalnız
seyahat masrafiyle bir güne mahsus olmak üzere yevmiye alabilir. Ancak hakim
bizzat isticvap veya yemin etmesine karar vermiş ise bu günler için yevmiye
alabilir.
Madde 424 - 421 nci maddenin ikinci fıkrasına ve maddei
sabıkanın
altıncı numarasına tevfikan takdir olunacak ücretler ancak iki
taraf
arasında muteberdir. Vekil ile müvekkil arasındaki münasebet hakkında
hukuku
adiye ahkamı tatbik olunur.
Madde 425 - İki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi
bir sebeple
hükme iktiran etmiyen davalara mütaallik masarifi muhakeme
tahkikat hakimi
tarafından takdir ve hükmolunur.
Madde 426 - Lehine hüküm verilen taraf için tahsil olunacak
masarifi
muhakeme miktarı hükümde gösterilmek lazımdır. Tahkikatın hitamına
kadar
olan masarifi muhakemenin miktarı iki taraftan her biri canibinden
verilecek
müfredat pusulası üzerine tahkikat hakimi ve muhakeme celsesi
masrafları da
mahkeme tarafından takdir olunur.
ÜÇÜNCÜ BAP
Hükümlere karşı müracaat tarikleri
BİRİNCİ FASIL
Temyiz
Madde 427 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/23 md.)
Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulubilir.
Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla, hükmü
temyiz edebilir.
(Değişik iki, üç, dört ve beşinci fıkra: 26/2/1985 -
3156/19 md.):
Miktar veya değeri onmilyon lirayı geçmeyen taşınır mal ve
alacak
davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir
Alacağın bir kısmının
dava edilmiş olması halinde, onmilyon liralık kesin-
lik sınırı alacağın
tamamına göre belirlenir.
Alacağın tamamının dava
edilmiş olması halinde, hükümde, asıl isteminin
kabul edilmeyen bölümü
onmilyon lirayı geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur; şu
kadar ki karşı
tarafça temyiz yoluna başvurulması halinde, düzenleyeceği cevap
dilekçesinde
temyize ilişkin itirazlarını ileri sürmesi mümkündür.
438 inci maddenin
birinci fıkrasındaki ikiyüz milyon liralık duruşma
sınırı ile 440 ıncı
maddenin üçüncü fıkrasının birinci bendindeki yüzelli mil-
yon liralık karar
düzeltme sınırının belirlenmesinde yukarıdaki fıkra hükmü
kıyasen uygulanır
Kesin olarak verilen hükümlerle niteliği bakımından yürürlükteki
hukuka
aykırı bir sonucu ifade eden ve Yargıtayca incelenmeksizin kesinleşmiş
bulunan hükümler. Adalet Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet
Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz olunur.
Temyiz isteği
Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, hüküm kanun yara-
rına bozulur. Bu
bozma hükmün hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
Bozma kararının bir örneği Adalet
Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça
Resmi Gazete'de yayınlanır. (1)
Madde 428 - Mahkemei Temyiz aşağıda beyan olunan esbaptan
dolayı temyiz
olunan hükmü nakzeder.
1 - Kanunun ve iki taraf beynindeki
mukavelenin yanlış tatbik edilmiş
olması.
2 - Mahkemenin davayı rüyete
vazifedar bulunmaması,
3 - İki tarafı ve sebebi müttehit bir dava hakkında
yekdiğerine
mütenakız kararlar verilmesi,
4 - Usulü muhakemeye muhalefet
edilmesi,
5 - Meselei maddiyenin takdirinde hata edilmesi,
6 - İki
taraftan birinin davasını ispat için serdettiği delillerin
sebebi kanuniye
müstenit olmıyarak kabul edilmemesi,
Usulü muhakemeye muhalefetten dolayı
bir hükmün nakzolunabilmesi mahkemeye
ait vazaifte usulü muhakemenin ihlal
olunmasına ve işbu kusur ve hatanın lahik
olan hükmü tağyir edecek derecede
bulunmasına veya müddei, yahut müddeaaleyh
tarafından usulü muhakemenin
tağyir ve ihlal olunduğunu ispat edecek derecede
itiraz olunup da mahkemede
tetkik edilmemiş olmasına mütevakkıftır.
Madde 429 - (Değişik: 16/7/1981- 2494/24 md.)
Yargıtay
ilgili dairesi temyiz edilen kararı bozarsa, davayı, kararı
vermiş olan
mahkemeye veya uygun göreceği diğer bir mahkemeye gönderir.
0 mahkeme,
temyiz edenden 434 ncü madde uyarınca peşin alınmış olan
gideri kullanmak
suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip
dinledikten sonra,
Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.
Mahkeme eski
kararında direnirse, bu kararın gerekçesi genişletilmiş
olsa bile, direnme
kararının temyizi halinde temyiz incelemesi, Yargıtay Hukuk
Genel Kurulunca
yapılır.
Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.
Madde 430 - Bir hüküm, usulü muhakemeye muhalefetten dolayı
nakzolunur-
sa menkuz karardan sonraki muamele ve kararlar nakzın dairei
şümulünde dahil
ise gayrimuteber addolunur.
Madde 431 - Temyizi dava arzuhal ile yapılır. İşbu arzuhale
mümeyyizünaleyh-
lerin adedine göre suret dahi raptolunmak lazımdır.
_______________________
(1) 20/6/1996 tarih ve 4146 sayılı Kanunla, bu
maddenin ikinci, üçüncü, dördüncü
fıkralarında geçen "dörtyüzbin" liralık
sınır, "onmilyon" liraya, beşinci
fıkrasında geçen "dörtmilyon" liralık
duruşma sınırı "ikiyüzmilyon" liraya
ve "ikimilyon" liralık karar düzeltme
sınırı "yüzelli" milyon liraya yüksel-
tilmiş ve metne işlenmiştir.
Madde 432 - (Değişik: 16/7/1981-2494/25 md.)
(Değişik:
26/2/1985 - 3156/20 md.) Temyiz süresi onbeş gündür. Bu süre
8/1/1943 tarih
ve 4353 sayılı Kanuna tabi kamu kuruluşları hakkında otuz gündür.
Temyiz
süreleri, ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile işlemeye
başlar.
Temyiz dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine
verilebilir.
Temyiz dilekçesi, kararı veren mahkemeden başka bir
mahkemeye verilmişse,
434 ncü maddeye göre işlem yapıldıktan sonra kararı
veren mahkemeye örnekleriyle
birlikte gönderilir.
Temyiz, kanuni süre
geçtikten sonra yapılır veya temyizi kabil olmayan
bir karara ilişkin
olursa, kararı veren mahkeme temyiz isteminin reddine karar
verir ve
Yargıtaya gönderme için yatırılan parayı kullanarak ret kararını
kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.
Bu ret kararı tebliğinden itibaren
yedi gün içinde temyiz edilebilir,
temyiz edildiği ve gerekli giderler de
yatırıldığı takdirde dosya kararı veren
mahkemece Yargıtaya yollanır.
Yargıtayın ilgili dairesi temyiz isteminin reddine
ilişkin kararı bozarsa,
ilk temyiz dilekçesine göre temyiz istemini inceler.
Madde 433 - (Değişik:16/7/1981-2494/26 md.)
Temyiz
dilekçesi, hükmü veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ
olunur.
Tebliğ tarihi temyiz dilekçesinin dosyada kalan aslına işaret edilir.
Karşı
taraf, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesini,
hükmü
veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye
verebilir. Cevap veren, hükmü süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap
dilek-
çesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde de
bulunabilir.
Hükmü veren mahkeme, cevap verildikten veya bunun için belli
süre geçtik-
ten sonra, dosyayı dizi listesine bağlı olarak Yargıtayın
görevli dairesine
gönderir.
Madde 434 - (Değişik 16/7/1981-2494/27 md.)
Temyiz
dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse o mahkemece temyiz defterine
kaydolunur
ve temyiz edene ücretsiz bir alındı kağıdı verilir.
Temyiz isteği, harca
tabi değilse dilekçenin temyiz defterine kaydedil-
diği, harca tabi ise
harcın yatırıldığı tarihte yapılmış sayılır.
Temyiz dilekçesi verilirken
gerekli harç ve giderlerin tamamı Ödenir.
Bunların eksik ödenmiş olduğu
sonradan anlaşılırsa, kararı veren hakim veya
mahkeme başkanı tarafından
verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması,
aksi halde temyizden
vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak
bildirilir. Verilen
süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mah-
keme kararın
temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz
edilmesi
halinde 432 nci maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır.
Madde 435 - (Değişik: 16/7/1981-2494/28 md.)
Temyiz
dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
1. Temyiz eden ile karşı tarafın
davadaki sıfatları, adı, soyadı ve
adresleri,
2. Bunların kanuni
temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
3. Temyiz edilen hükmün
hangi mahkemeden verilmiş olduğu ve tarihi ile
sayısı,
4. İlamın temyiz
edene tebliğ edildiği tarih,
5. Hükmün özeti,
6. Temyiz sebepleri,
7. Duruşma istenmesi halinde bu istek,
8. Temyiz
edenin veya varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzası.
Temyiz dilekçesi,
temyiz edenin kimliği ve imzasıyla, temyiz olunan hükmü
yeteri kadar belli
edecek kayıtları taşıması halinde diğer şartlar bulunmasa
bile reddolunmayıp
temyiz incelemesi yapılır.
Madde 436 - Mahkemei Temyiz Reisi, temyiz arzuhalini ve
diğer tarafın
verdiği cevapname ile dosyayı tetkik ve raporunu tanzim etmek
üzere azadan
birine havale eder. Cevapname muayyen müddet içinde vasıl
olmamış ise evrakı
mevcude üzerine tetkikat icra olunur. Havale olunan zat
nihayet bir hafta zar-
fında iki tarafın müddeiyat ve müdafaat ve esbap ve
delaili sübutiyelerinin ve
temyizen tetkiki talep olunan hükmün neden ibaret
olduğunu ve hükmün müstenit
olduğu esbabı mucibeyi ve işbu hükme karşı
temyiz istida ve lahiya ve cevap
lahiyasındaki itiraz ve müdafaaların
hulasasını beyan ettikten sonra müdellel
mütalaasını muhtevi imzası altında
bir takrir tanzim ve reise takdim eder.
Madde 437 - (Değişik: 16/7/1981-2494/29 md.)
Sulh
mahkemesi kararlarına karşı temyiz süresi sekiz gündür. Bu süre
ilamın
usulen taraflardan herbirine tebliği ile işlemeye başlar.
433 ncü madde,
sulh mahkemesi kararlarının temyizi halinde de uygulanır.
Madde 438 - (Değişik: 30/4/1973-1711/1 md.)
(Değişik:
26/2/1985 - 3156/21 md.) Yargıtay temyiz incelemesini dosya
üzerinde yapar.
Ancak tüzelkişiliğin feshine veya genel kurul kararlarının
iptaline,
evlenmenin butlanına veya feshine, boşanma veya ayrılığa, velayete,
nesebe
ve kısıtlamaya ilişkin davalarla miktar veya değeri ikiyüzmilyon lirayı
aşan
alacak ve ayın davalarında taraflardan biri temyiz dilekçesi veya cevap
dilekçesinden duruşma yapılmasını istemiş ise, Yargıtayca bir gün belli
edilerek
taraflara usulen tebligat yapılır. Tebliğ tarihi ile duruşma günü
arasında en az
onbeş gün bulunması gerekir; taraflar gelmişlerse bu süreye
bakılmaz. Tebligat
gideri verilmemişse duruşma isteği dikkate alınmaz (1).
(Değişik: 16/7/1981 - 2494/30 md.) Görevsizlik, yetkisizlik hakimin
reddi, dava veya karşılık davanın açılmamış sayılması, davaların
birleştirilmesi
ile direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma
yapılmaz.
Yargıtay, birinci fıkra hükmü ile bağlı olmaksızın bilgi almak
üzere
kendiliğinden de duruşma yapılmasına karar verebilir.
Duruşma günü
belli edilen hallerde Yargıtay, tarafları veya gelen tarafı
dinledikten
sonra ve taraflardan hiç biri gelmemiş ise dosya üzerinde inceleme
yaparak
kararını o gün tefhim eder.
Duruşma günü kararı verilemeyen işlerin en geç
yirmi gün içinde karara
bağlanması zorunludur.
Kanunda ivedi olduğu
bildirilen dava ve işlere ait Yargıtay incelemesi
öncelikle yapılır.
Temyiz olunan hükmün, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasın-
dan dolayı bozulması gerektiği ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden
yargı-
lama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde Yargıtay hükmü
değiştirerek ve
düzelterek onayabilir.
Tarafların kimliklerine ait
yanlışlıklarda yazı, hesap ve diğer açık
ifade yanlışlıkları hakkında da bu
hüküm uygulanır.
-----------------
(1) Bu fıkrada geçen miktar,
20/6/1996 tarih ve 4146 sayılı Kanunun 1 inci
maddesi ile, ikiyüzmilyon
liraya yükseltilmiş ve metne işlenmiştir.
Hüküm
sonucu, esas bakımından usul ve kanuna uygun olup da gösterilen
gerekçe
doğru görülmezse gerekçe değiştirilerek ve düzeltilerek hüküm onanır.
Madde 439 - Mahkemei Temyiz iki tarafın temyiz arzuhaliyle
layihasında
ve cevap layihasında muharrer kaffei itirazat ve müdafaat
hakkında esbabı
mucibe beyaniyle redden veya kabulen karar vermeğe ve
bunları kararına yazmağa
mecburdur.
Mahkemei Temyiz iki tarafın iddia ve
müdafaatiyle mukayyet olmayıp kanunun
sarih maddesine muhalif gördüğü diğer
esbaptan dolayı da temyiz olunan kararı
nakzedebilir.
Madde 440 - (Değişik: 30/4/1973- 1711/1 md.)
I.Yargıtay
kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde
aşağıdaki
sebeplerden dolayı karar düzeltilmesi istenebilir:
1 - (Değişik:
16/7/1981-2494/31 md.) Temyiz dilekçesi ve-kanuni süresi
içinde verilmiş
olması şartiyle - karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri
sürülüp hükme
etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış
olması,
2-Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması,
3-Yargıtay
incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir
hile veya
sahteliğin ortaya çıkması.
4 - Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı
bulunması,
II. Yargıtay evvelce cevapsız bırakılan itirazları kendi görüşüne
göre
hükme etki yapacak nitelikte bulmazsa karar düzeltilmesi isteği üzerine
vereceği
kararda bu itirazları reddederken herbiri hakkında gerekçe göstermek
zorundadır.
III. (Değişik: 26/2/1985 - 3156/22 md.) Yargıtayın aşağıdaki
kararları
hakkında karar düzeltmesi yoluna gidilemez.
1 - Miktar veya
değeri yüzelli milyon liradan az olan davalara ait hüküm-
lerin onanması
veya bozulmasına ilişkin kararlar (1)
2 - 8 inci maddede gösterilen davalara
ait hükümlerin onanması veya
bozulmasına ilişkin kararlar (8 inci maddenin
II numaralı fıkrasının 6 nolu
bendindeki davalar, bu fıkranın (1) numaralı
bendindeki hüküm saklı kalmak
koşuluyla; kira sözleşmesine dayanan tahliye
ve akdin feshi davaları ile bu da-
valarla birlikte açılmış kira alacağı ve
tazminat davaları ve bunlara karşılık
olarak açılan davalar ve Kat Mülkiyeti
Kanunundan doğan davalar hariç),
3 - Görevsizlik, yetkisizlik, hakimin
reddi, dava veya karşılık davanın
açılmamış sayılması, davaların
birleştirilmesi ve merci belirtilmesi kararları,
4 - Hakemlerin verdiği
hükümlerin ve bu Kanunun tahkim hükümlerine göre
mahkemece verilecek
kararların onanmasına veya bozulmasına ilişkin kararlar.
Madde 441 - Tashihi karar arzuhali müstedinin bulunduğu
mahal mahkemesine
veya Mahkemei Temyize veya asıl hükmü veren mahkemeye
verilebilir.
Madde 442 - Aynı ilam aleyhine bir defadan ziyade tashihi
karar talebi
mesmu olmadığı gibi tashihi karar arzuhalinin reddine veya
kabuliyle kararı
sabıkın tadiline dair sudur eden hükümlere karşı dahi
tashihi karar caiz
değildir.
Şu kadar ki iki taraftan biri tashihi karar
ettiği halde arzuhal sureti-
nin tebliği tarihinden itibaren on beş gün
içinde diğer taraf gerek mahsusen
ita edeceği arzuhalde ve gerek asıl
arzuhale cevaben vereceği layihada itira-
zatını beyan ile tashihi karar
talep edilir.
----------------
(1) Bu bentte geçen miktar, 20/6/1996
tarih ve 4146 sayılı Kanunun 1 inci
maddesi ile yüzelli milyon liraya
yükseltilmiş ve metne işlenmiştir.
Tashihi karar talebi
esbabı mezküreye mutabık görülmezse arzuhalin
reddine ve mustedii tashihten
yüz liraya kadar cezayı nakdi alınmasına ve
muvafık ise kabulüne karar
verilir. Tashihi karar arzuhalinin kabulü, tashihi
talep edilen karar
hilafında karar verilmesini mucip addolunamaz. Tashihi karar
icrayı tehir
etmez.
Madde 442/A - (Ek: 16/7/1981-2494/32 md.)
Yargıtayın
karar düzeltme yolu açık olan bozma kararları, mahkeme baş-
katibince onbeş
gün içinde kendiliğinden taraflara tebliğ edilir.
Yargıtayın onama veya
onamaya karşı başvurulan karar düzeltme isteminin
reddine ilişkin
kararlarının sonucu da, mahkeme başkatibince on beş gün içinde
kendiliğinden
taraflara bildirilir.
Tebliğ ve bildirme giderleri temyiz dilekçesi ile
birlikte temyiz iste-
ğinde bulunandan peşin olarak alınır. Bu gider de
temyiz için gerekli gider-
lerden olup, ödenmemesi halinde 434 üncü madde
hükmü uygulanır.
Madde 443 - Temyiz dava icrayı tehir etmez. Ancak müstedi
indettemyiz
haksız çıktığı takdirde mahkümun bihi eda ve teslim edeceğine
dair kefaleti
kaviye göstermek veyahut mahkümunbih olan nutuk ve eşyayı bir
mevkii resmiye
depozito etmek veya hasmı tarafından emval ve emlakı
haczedilmiş olmak şar-
tiyle Mahkemei Temyiz talep üzerine müstacelen
icranın tehirine karar verebilir.
Müstedi Devlet ise veya müzahareti adliyeye
nail olup da davanın ve hükmün
mahiyetine ve ahvali saireye nazaran icranın
tehiri icap ediyorsa bila teminat
icranın tehirine karar verilebilir.
Nafaka hükümleri müstesnadır.
Gayrimenkule ve buna mütaallik aynı
haklara ve aile ve şahsın hukukuna
mütedair hükümler katiyet kesbetmedikçe
icra olunamaz.
(Ek:12/6/1979-2248/9 md.) Hükmün kesinleştiği; ilamın altına
veya arkasına
yazılıp tarih ve mahkeme mührü konmak ve mahkeme başkanı veya
hakimi tarafından
imzalanmak suretiyle belirtilir.
Madde 444 - Temyiz davasının suiniyetle vukuu halinde
Mahkemei Temyiz 422
nci madde hükmünü tatbik eder.
İKİNCİ FASIL
İadei muhakeme
Madde 445 - Katiyen verilen veya katiyet iktisap etmiş olan
kararlar
hakkında aşağıdaki sebeplere binaen iadei muhakeme talep
olunabilir:
1 - Muhakeme esnasında esbabı mücbireye veya lehine
hükmolunan tarafın
fiiline binaen elde edilemiyen bir senet veya vesikanın
hükmün itasından sonra
ele geçirilmiş olması,
2 - Hükme esas ittihaz
olunan senedin sahteliğine karar verilmiş veyahut
senedin sahte olduğu
mahkeme veya bir mevkii resmide ikrar olunmuş veya sahtelik
hakkındaki karar
hükümden evvel ittihaz olunup iadei muhakeme talebinde bulunan
kimsenin,
hüküm zamanında bundan haberi bulunmamış olması,
3 - Hükme esas ittıhaz
olunan bir ilam hükmü fesih ve nakzolunarak kaziyei
muhkeme teşkil etmek
suretiyle külliyen mürtefi olması,
4 - Şahadeti hükme esas ittihaz olunan
şahidin hükümden sonra yalan şaha-
detle mahküm edilmiş olması
5 -
Ehlihibrenin kasten hilafı hakikat ihbaratta bulunduğunun hükmen
tahakkuk
etmesi,
6 - Mahkümunlehin yalan yere yemin ettiği
ikrarı veya beyyinei tahririye
ile sabit olmuş olması,
7 - Mahkümunleh
tarafından hükme müessir diğer bir hile ve hud'anın
kullanılmış olması,
8 - Vekil ve mümessil olmıyan kimseler huzuriyle davanın rüyet ve hükme-
dilmiş olması,
9 - Davayı rüyetten istinkaf etmeğe kanunen mecbur olan
hakim huzuriyle
muhakemenin rüyet ve hükmedilmiş olması,
10 - İki tarafı
ve sebebi müddehit bir dava hakkında sadır olan bir ilama
mugayir yeni bir
ilam suduruna sebep olabilecek bir madde yokken yine o mahkeme
veya diğer
bir mahkeme tarafından evvelki ilamın hükmü hilafında bir hüküm ve
karar
verilmiş olup da her iki ilamın katiyet kesbetmesi.
(Ek:16/7/1981 -
2494/33 md.) Birinci fıkranın 4, 5 ve 6 ncı bentlerindeki
hallerde
yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir
ceza
mahkümiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğun-
dan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya karar
verilememiş
ise, ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde yargılamanın
iadesi sebeplerinin
varlığının, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat
edilmesi gerekir.
Madde 446 - Alacaklılar veya mahkümunaleyh makamına kaim
olanlar, borçlu-
ları veya makamına kaim oldukları kimseler aleyhinde sadır
olan hükümler
hakkında mahkümunleh ile mahkümunaleyh beyninde bilittifak
kendilerine karşı
vuku bulan hile sebebiyle iadei muhakeme talebinde
bulunabilir.
Madde 447 - İadei muhakeme müddeti, yeni vesaikın elde
edildiği veya hile-
nin keşif olunduğu ve yalan yere şahadet veya yemin veya
ehlihibre ihbarları
veya sahtelik hakkında verilen hükümlerin katiyet
iktisabettiği ve hükme esas
ittihaz olunan ilam hükmünün fesih ve
nakzolunarak kaziyei muhkeme suretiyle
külliyen mürtefi olmasından haberdar
olunduğu ve 445 inci maddenin 8 ve 9 uncu
hallerinde hükmün mahkümunaleyhe
veya hakiki vekil veya mümessile tebliğ tari-
hinden itibaren üç ay ve
alacaklı veya mahkümunaleyh makamına kaim olanların
hükümden usulen haberdar
oldukları günden itibaren bir aydır.
Dört yüz kırk beşinci maddenin 10 uncu
numarasında yazılan sebepten
dolayı iadei muhakeme talebi müruruzaman
haddine baliği müddet geçinceye kadar
muteberdir.
Madde 448 - İadei muhakeme talebini muntazammın arzuhal,
hükmü veren
mahkemeye verilir ve orada tetkik olunur.
445 inci maddenin
onuncu numarasında yazılan sebepten dolayı iadei muha-
keme talebini havi
arzuhal ikinci hükmü ita eden mahkemeye verilir.
Madde 449 - İadei muhakeme davası hükmün icrasını tehir
etmez. Ancak dava-
nın ve hükmün mahiyetine ve ahvali saireye nazaran
icranın tehiri icap ederse
iadei muhakeme davasında bulunan kimseden teminat
alınmak şartiyle davayı
rüyet eden mahkeme tarafından icranın tehirine karar
verilebilir. Devlet ile
müzahareti adliyeye nail olan kimseler hakkında 443
üncü madde mucibince teminat
alınmaksızın tehiri icraya karar verilebilir.
Madde 450 - İadei muhakeme talebi muvafıkı kanun ise kabul
ve yeniden
muhakeme icrasiyle tebeyyün edecek hale göre verilmiş olan karar
tasdik veya
kısmen veya tamamen tadil olunur.
445 inci maddedeki 8, 9 ve
10 uncu sebeplere, binaen iadei muhakeme
arzuhali kabul olunursa başkaca
tetkikat icra olunmaksızın iadeten tetkiki
talep olunan hükmün iptaline
karar verilir.
Madde 451 - İadei muhakeme üzerine verilen karar iadeten
tetkiki talep
olunan hükmün aslı zirine kaydolunur.
Madde 452 - İadei muhakeme üzerine verilen karar aleyhine
iadei muhakeme
olunamaz. Bu karar ancak kabili temyizdir.
Madde 453 - İadei muhakeme talebinde bulunacak kimse hasmın
zarar ve
ziyanını tediye edeceğine dair mahkemece takdir olunacak teminatı
iraeye mecbur-
dur. Devlet ve müzahareti adliyeye nail olan kimseler teminat
iraesine mecbur
değildir.
Madde 454 - İadei muhakeme talebi reddolunursa müstedi elli
liraya kadar
cezayi nakdi ile mahküm olur.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Hükümlerin tavzihi
Madde 455 - Hüküm müphem ve gayrıvazıh olur veya mütenakız
fıkraları
ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri iphamın
tavzihini ve tena-
kuzun ref'ini istiyebilir.
Madde 456 - Tavzih talebi hüküm veren mahkemeye iki nüsha
olarak ita
edilecek arzuhal ile vakı olur. Mahkeme arzuhalin bir nüshasını
diğer tarafa
tebliğ ettirerek tahriren cevap vermesi için münasip bir mühlet
tayin eder.
Cevap da iki nüsha olarak verilip biri tavzih veya refi
talebinde bulunan tarafa
tebliğ olunur.
Madde 457- Mahkeme cevap verilmemiş olsa bile evrak üzerine
tavzihan
karar ittihaz eder.
Ancak lüzum görürse iki tarafın şifahi
izahatını istima etmek üzere celp
ve davetine karar verebilir.
Madde 458 - (Değişik: 13/12/1934 - 2606/1 md.)
Mahkeme
hükmün tavzihi ve tenakuzun ref'i lazım olduğuna karar verirse
icabı hale
göre hükmü tavzih ve tenakuzu izale eder.
448 ve 451 inci maddeler ahkamı,
hükümlerin tavzihi ve tenakuzun ref'i
hakkında muteberdir.
Madde 459 - İki tarafın isim ve sıfat ve neticei
iddialarına mütaallik
hatalar ve esas hükümdeki hesap hataları kendilerinin
istimaından sonra mahkeme
tarafından tashih olunur. Tashih olunan cihet
hüküm zirine yazılır.
DÖRDÜNCÜ BAP
Haczi caiz olmıyan şeyler
Madde 460-464 - (Mülga: 18/4/1929-1424/342 md.)
BEŞİNCİ BAP
Müzahereti adliye
Madde 465 - Kendisiyle ailesini meişetçe ehemmiyetli
zarurete düşürmek-
sizin masarifi lazimeyi kısmen veya tamamen ifadan aciz
olan kimselerle müesse-
satı hayriye iddia ve müdafaalarında veya icraya ve
ihtiyati tedbirlere müra-
caatlarında haklı olduklarına dair delil
gösterirlerse müzahereti adliyeye nail
olabilirler.
Ecnebilerin
müzahereti adliyeye nail olabilmeleri muamelei mütekabilenin
cari olduğunun
ispat edilmesine mütevakkıftır.
Madde 466 - Müzahereti adliye aşağıdaki hususları temin
eder:
1 - Yapılacak bilcümle masarifi muhakemeden muvakkaten muafiyet,
2
- Şahit ve ehlihibre masarifi Devletçe avans olarak verilmek,
3 - Masarifi muhakeme için teminattan istisnaiyet.
4 - Tebligat ücret ve masraflarından müecceliyet,
5 - Davanın vekil ile
takibi iktiza ettiği halde ücreti bilahara verilmek
üzere vekil temin
olunmak,
6 - İcra dairelerince alınan bilümum harçlar tecil ve masarifi
zaruriye
avans olarak Devletçe ita edilmek,
7 - Bilümum pul rüsumundan
muvakkaten muafiyet,
8 - Katibiadillerin tanzim edecekleri bilcümle evrak ve
suretlerin harç
ve rüsumundan muvakkaten muafiyet.
Madde 467- Müzahereti adliyeye nail olan kimsenin
ikametgahı davayı rüyet
eden mahkemenin bulunduğu mahalde olmadığı veya o
şehirde bunun hukukunu
muhafazaya muktedir vekil bulunmadığı ve kendisinin
bizzat hukukunu müdafaa ede-
miyeceği anlaşıldığı takdirde mahkeme münasip
gördüğü zatin bilvekale hareket
etmesini emreder.
Madde 468 - Müzahereti adliye davanın ikama edileceği
mahkemede tahriren
veya şifahen talep olunur. İşbu talepte davanın
hulasasiyle istinat edilecek
esbabı sübutiyenin neden ibarat olduğu beyan
edilmek lazımdır. Bununla beraber
mahalli belediyesinden veya heyeti
ihtiyariyesinden alınmış bir şahadetname
verilir. Şahadetnamede talibin
sanat ve sıfatiyle servetinin ve Devlete vermekte
olduğu verginin miktarı ve
ailesinin hal ve vaziyeti ve dava masrafını tesviyeye
kudreti olmadığı
yazılır.
Müzahereti adliye talebine mütedair evrak, damga vesair rüsumdan
muaftır.
Madde 469 - Müzahereti adliye talebi üzerine mahkemece
verilecek karar
şifahi murafaa cereyan etmeksizin ittihaz olunabilir.
Müzahereti adliye talebi-
nin kabul veya reddine dair ittihaz olunan
kararlar kati olup aleyhine hiçbir
tarikı kanuniye müracaat olunamaz.
Müzahereti adliye esnayi muhakemede dahi talep olunabilir. Bu talep kabul
edilirse evvelce yapılmış olan masarife teşmil edilemez. Yeni bir sebep
zuhurun-
da reddedilen müzaheret talebi tekrar edilebilir.
Madde 470 - Müzahereti adliye talebinin esasen varit
bulunmadığı veya
sebebinin zail olduğu mahkemece tahakkuk ederse müzahereti
adliyenin kabulü
hakkındaki karar refolunur.
Madde 471 - Diğer tarafın mahkümiyeti halinde müzahereti
adliye kararından
dolayı istifa olunamıyan bilcümle mebaliğ ilanın icrasına
bununla mahkum olan
taraftan evvel beevvel ve sureti mümtazede tahsil
olunur.
Madde 472 - Müzahereti adliyeye nail olan kimse için tayin
edilen vekil
kendi ücret ve masrafını aleyhine hüküm verilmiş olan diğer
taraftan doğrudan
doğruya talep ve istihsale mezundur.
ALTINCI BAP
Şifahi usulü muhakeme
BİRİNCİ KISIM
Umumi hükümler
Madde 473 - Şifahi usulü muhakeme sulh mahkemelerinde
caridir. Kanunun tas-
rih eylediği hallerde mahakimi asliyede dahi cereyan
eder.
Bu kanunun ikinci babında mezkür olan kaideler ayrıca sarahat olmıyan
hal-
lerde şifahi usulü muhakemede dahi tatbik olunur.
Madde 474- İki taraf rızalariyle her vakit davalarının
faslı zımnında sulh
mahkemesine şifahen müracaat edebilir. Bu takdirde iddia
ve müdafaatını ve esbap
ve delailini muhtevi kendileri tarafından yazılmış
bir dava zaptı vermeleri la-
zımdır. Yalnız müddei dahi sulh mahkemesine
şifahen müracaat edebilir. Bu suret-
te bir nüshası diğer tarafa tebliğ
olunmak üzere iki nüsha dava zabıtnamesi ver-
mesi lazımdır. Yazı
bilmedikleri halde hakim iki tarafın müddeiyat ve müdafaatı-
nı ve esbap ve
delailinin neden ibaret olduğunu katibe yazdırır. İki taraf gel-
mişlerse
davete lüzum yoktur.
Madde 475 - Dava, müddeinin veya her iki tarafın geldikleri
kaydolunduğu
günde ikame edilmiş olur.
Madde 476 - Davetiyeler, mahakimi asliyede cari kavaide
tevfikan tanzim ve
tebliğ olunur.
Madde 477 - Müddeaaleyhin hakiki veya müntahap ikametgahı
mahkemenin bulun-
duğu şehir dahilinde ise davetiye muhakeme gününden laakal
iki gün evvel tebel-
lüğ olunmak lazımdır.
Müstacel hallerde mahkeme
reisi bu müddeti azaltabilir. Müddeaaleyhin ika-
metgahı mahkemenin
bulunduğu şehir haricinde ise müddeti bu'du mesafeye göre
reis tayin eder.
İki taraf iddia ve müdafaatını ve esbap ve delailini muhtevi zabıt varaka-
siyle beraber masarifi muhakemeyi bizzat veya bilvasıta hakime gönderebilir.
Bu takdirde iki taraf veya birisi muayyen günde mahkemede hazır
bulunmadıkları
halde hakim evrak üzerine tetkikat icrasiyle hüküm verebilir.
Hakim işbu evrakın
sahiplerine ait olunduğunda şüphe ederse alelüsul iki
tarafa davetname göndere-
rek bizzat mahkemede ispatı vücut etmelerini
emreder.
İKİNCİ KISIM
Tahkikat
Madde 478 - Tayin olunan ilk celsede itirazatı iptidaiyede
bulunmak istiyen
taraf bunları esas davaya girişmezden evvel ve hepsini
birden şifahen beyan eder
ve davayı hadise gibi hal ve faslolunur.
Madde 479 - İtirazatı iptidaiye serdedilmediği veya
serdedilip de halledil-
diği takdirde iki taraf iddialarını şifahet izah
eder ve neticei iddialarını
teyit için ilk celsede vesikalarını ibraz
ederler.
Madde 480 - Müddeaaleyh davayı mütekabilede bulunmuş ise
mahkeme reisi
davanın diğer bir güne talik edilip edilmiyeceğine karar
verir.
Madde 481 - Mütekabilen dava olunan şeyin miktar veya
kıymetine nazaran mah-
keme davayı rüyete vazifedar değilse davanın heyeti
umumiyesi vazifedar olan
mahkemeye gönderilir.
Davayı mütekabile davayı
asliyeye mütaallik davetiyenin tebliği tarihinden
itibaren on gün zarfında
daavii sairede cari usul dairesinde ikame olunmak la-
zımdır. Bu müddet
zarfında ikame olunmazsa davayı mütekabile dermeyan edilmemiş
addolunarak
asıl dava şifahi usulü muhakeme hükmüne göre tetkik olunur.
Madde 482 - İki tarafın neticei iddiaları zapta kaydolunur.
Bundan sonra
feragat, ıslah, münazaalı şeyin ahara temliki halleri müstesna
olmak üzere, iki
taraf ittifak etmedikçe neticei iddialarını tepdil veya
tevsi edemezler. Fakat
tahkikat bitinciye kadar neticei iddialarını teyit
için yeni delil ibraz ve
ikame edebilirler.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Hadise
Madde 483- Muhakemenin cereyanı esnasında zuhur eden
hadiseler şifahen
dermeyan olunur.
Madde 484 - Hadiseler derhal ve şifahen tahkik ve hükme
raptolunur. Hakim
hadise hakkında bir delil ibrazına lüzum görür ve bu
delilin hemen ibrazı kabil
olmazsa tetkikatın ikmali başka güne talik
olunur. Hakim sahtelik hadisesini de
aynı şekilde tahkik ve karara rapteder.
Madde 485 - Hadise hakkındaki karar zabıt katibine
yazdırılır veyahut kısa
bir müddet içinde hakim canibinden tahrir ve mahkeme
kalemine tevdi olunur.
Bununla beraber esasa dair hüküm için tayin edilmiş
olan kaideler de tatbik
olunur.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Esbabı sübutiyenin
tetkikı
Madde 486 - İki taraf neticei iddialarını beyan ettikten
sonra esbabı sübu-
tiyelerini söylemeğe davet olunurlar. İki tarafın esbabı
sübutiyeleri hakim
tarafından kabul veya reddolunur. Kabulüne karar verilen
delil hemen tetkik
olunur.
Hakim esbabı sübutiyenin ibrazı zımnında bir
mühlet verebilir.
Hakim iki tarafın dermeyan ettikleri iddia ve müdafaa
hududu dahilinde
kendilerini istima ve lüzum gördüğü delillerin ibraz ve
ikamesini emredebilir.
Madde 487 - Deliller, diğer tarafa tebliğe hacet olmaksızın
tetkik olunur.
İki tarafın ifadeleri ve şahitlerin şahadeti ve ehlihibrenin
beyanatı ve keşif
muamelatı ve 367 nci maddede mevzuubahis muamelat hulasa
veçhile zapta
geçirilir.
BEŞİNCİ KISIM
Muhakeme ve hüküm
Madde 488 - Delillerin tetkiki bittikten sonra hakim her
iki tarafın veya
birinin vekili olduğu takdirde iddia ve müdafaalarını kısa
bir müddet içinde
tahriren bildirmelerini emir veya buna müsaade edebilir.
Madde 489 - (Değişik: 26/2/1985-3156/23 md.)
Evrak
üzerinde hüküm verilmesi istenilmediği takdirde, 376 ncı maddeye göre
hakim
iki tarafın son sözlerini dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini
bildirerek kararını tefhim eder.
Kararın tefhimi, en az 388 inci maddede
belirtilen hüküm sonucunun duruşma
tutanağına geçirilerek okunması suretiyle
olur.
Zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde,
gerek-
çeli kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yazılması
gerekir.
Madde 490 - (Değişik: 16/7/1981 - 2494/35 md.)
Karar,
hakim ve zabıt katibi tarafından imza olunur 388,391,420,421,422 nci
madde
hükümleri sözlü yargılama usulünde de uygulanır.
Madde 491 - Masarifi muhakeme kararda tayin ve tesbit
olunur.
YEDİNCİ BAP
Hususi usulü muhakemeler
BİRİNCİ FASIL
Nesep işlerinde usulü muhakeme
Madde 492 - Kocasından boşanmış veya dul kalmış veya hiç
evlenmemiş olan her
kadın sulh mahkemesine müracaatla gebe olduğunu
bildirerek çocuğuna kayyım
tayinini talep edebilir.
Madde 493 - Gebe kalmak için lazımgelen zaman içinde cinsi
bir münasebette
bulunmadığı bir erkek aleyhine bilerek babalık davası ikame
eden kadına Ceza
Kanunu mucibince müfteri cezası tayin olunur.
Şu kadar
ki takibatı cezaiye, hukuk davasının reddine karar verildikten son-
ra
mağdurun şikayeti üzerine yapılır.
İşbu madde hükmü ana tarafından çocuğun
babası olduğu iddia olunan
kimsenin mirasçıları aleyhine dava ikamesi
halinde dahi tatbik olunur.
İKİNCİ FASIL
Boşanma işlerinde sulh
teşebbüsü
Evlilik birliğini himaye tedbirleri
Madde 494-499 - (Mülga: 26/9/1963 - 338/1 md.)
Madde 500 - (Mülga: 6/6/1985 - 3222/47 md.)
ÜÇÜNCÜ
FASIL
Seri usulü muhakeme
Madde 501 - Haciz ve fekki hacze ve ref'iyede ve
mütesariulfesat eşyaya mü-
taallik davalar ile muayyen ikametgahı olmayıp
firar etmek üzere bulunan kimse-
ler aleyhindeki davalarda ve kanunda tasrih
olunan ahvalde seri usulü muhakeme
tatbik olunur.
Madde 502 - Aşağıdaki hükümlere muhalif olmamak şartiyle
alelade usulü muha-
kemeye dair olan ahkam bu nevi usulü muhakeme hakkında da
tatbik olunur.
Madde 503 - Müddeaaleyh cevabında itirazatı iptidaiye ve
esasiyesini birlik-
te dermeyan etmesi lazımdır. Fakat itirazatı iptidaiye
esastan evvel tahkik ve
faslolunur.
Madde 504 - İki tarafın muvafakatı hali müstesna olmak
üzere, esbabı sübuti-
yelerini ibraz ve İkame etmeleri için kendilerine ancak
bir defa mühlet verilir.
Madde 505 - Cevap müddeti yedi ve buna karşı müddei
canibinden verilecek
cevap ile müddeaaleyhin buna karşı vereceği ikinci
cevap müddeti beş günü
tecavüz edemez ve tahkikat hakimi, muhakemeyi en
yakın güne talik eder.
Madde 506 - Dava sulh mahkemesinin selahiyeti dahilinde ise
mudafaai şifahi-
ye tahkikatın hitamından itibaren nihayet yedi gün zarfında
yapılmaz ve hüküm de
derhal verilemezse hitamı muhakemeden sonra beş gün
zarfında verilmek mecburi-
dir.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Basit usulü
muhakeme
Madde 507 - (Değişik: 30/4/1973 - 1711/1 md.)
Basit
yargılama usulü, Kanunlarda sayılanlardan başka aşağıdaki hallerde de
uygulanır.
1 - 176 ncı maddenin üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz
ve onuncu bent-
lerinde yazılı dava ve işlerde
2 - Tarafları dinlemek
veya dosya üzerinde karar vermek hususunda Kanunun
mahkemeye takdir hakkı
tanıdığı işlerde tarafların dinlenmesine karar verilmiş
olması halinde; şu
kadar ki, Kanunun başka bir yargılama usulü gösterdiği haller
bunun
dışındadır.
Madde 508 - Basit usulü muhakemede dava esbabı mucibeyi
havi ve iki nüsha
olarak verilecek bir istida ile ikame ve evrakı sübutiye
istidaya raptolunur.
Madde 509 - İstidanın kabulünü mütaakıp davanın mahiyeti
istisnai bir mua-
mele icrasını mucip görülmezse tayin olunacak muhakeme
gününde hazır bulunmak
üzere davetname tebliğ ve işbu davetnamede iki tarafa
ibraz etmek istedikleri
vesikaların her halde muayyen günde gönderilmesi
lüzumu beyan ve gıyaplarında da
karar verilebileceği ihtar olunur.
Madde 510- İbraz ve irae olunacak delailin murafaa
esnasında derhal iraesi
mecburidir.
İcabında neticei iddia ve
müdafaaların yazılarak verilmesi emrolunabilir.
(...) (1)
Madde 511 - Basit usulü muhakemeye tabi olan hallerde bu
kanunun mevaddı
sabıka ahkamına muhalif olmıyan alelade usulü muhakeme
kaideleri de tatbik
olunur.
Delillerin ikmali daima emrolunabilir.
BEŞİNCİ FASIL
Mahcuz mallara istihkak davası
Madde 512 - Üçüncü şahıs mahcuz veya merhun eşyanın
kendisinin olduğu veya
bunların kendisine rehin edildiği hakkındaki davasını
eşyanın bulunduğu veyahut
haczin vazolunduğu mahal mahkemesinde ikame
edebilir.
Bu gibi davalar seri usulü muhakemeye tabidir. Aşağıdaki
maddelerde beyan
olunan hükümler müstesna olmak üzere bu babın üçüncü faslı
kabili tatbiktir.
Madde 513 - Tayin olunan muhakeme gününde iki taraftan her
biri haklarını
istinat ettirdikleri vesikaları ibraz ederler ve mahkeme
evvelemirde iki tarafı
sulha teşvik eder.
Madde 514 - Sulh vukuunda celse masarifi muhakemesi yarıya
tenzil olunur.
İki tarafa celsede hazır bulundukları için bir şey verilmez.
Madde 515 - İki taraf sulh olmazlarsa esas dava rüyet ve
hallolunur.
SEKİZİNCİ BAP
Tahkim
Madde 516 - İki taraf aralarındaki nizaı hal için hakem
tayin edebilirler.
Tahkim hususi bir mukavele ile yapılabileceği gibi her
hangi bir mukaveleye bun-
dan tahaddüs etmesi muhtemel nizaın hakemler
vasıtasiyle halline dair bir şart
da dercolunabilir.
Madde 517 - Tahkimin tahriri olması lazımdır.
Yukardaki
maddede gösterilen mukavele ve şart tahriren tesbit edilmedikçe
keenlemyekündür.
Madde 518 - Yalnız iki tarafın arzularına tabi olmıyan
mesailde tahkim
cereyan etmez.
Madde 519- Bir nizaın hakemler vasıtasiyle halledilip
edilemiyeceği husu-
sunda tevellüt eden ihtilaflar mahkemece seri usulü
muhakeme ile hallolunur.
Madde 520 - Hilafına mukavelede sarahat olmadıkça hakemler
üç kişi olmak
üzere davayı rüyete salahiyettar hakim tarafından intihap
olunur. Mukaveledeki
-------------------------
(1) Bu aradaki "iki
taraftan biri isbatı vücut etmezse gıyap kararı kendisine
tebliğ edilmez"
ibaresi 26/2/1985 tarihli ve 3156 sayılı Kanunun 25 inci
maddesi ile
yürürlükten kaldırılmıştır.
sarahat
mucibince iki taraftan biri intihaba daveti mutazammın tebligat tarihin-
den
itibaren yedi gün zarfında intihap etmezse anın hakemi de hakim tarafından
intihap olunur.
Madde 521 - Hakemler reddi hakim sebeplerine müsteniden
reddolunabilir.
34 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü mahfuz kalmak üzere
iki taraf hakem-
lerin intihap edildiğine muttali oldukları tarihten
itibaren ancak beş gün zar-
fında ret talebinde bulunabilirler.
Ret
talebi üzerine davayı rüyete salahiyettar hakim reddolunan hakemin ve
iki
tarafın mütalaalarını istima ettikten sonra bu bapta kararını verir.
Madde 522 - Tahkim müddeti zarfında iki tarafın muvafakati
olmadıkça ha-
kemler azlolunamaz.
Hakemlerden biri ret veya istifa
sebebiyle ayrılırsa yerine diğeri intihap
olunur. Bu halde hakim tahkim
müddetini temdit edebilir.
Madde 523 - Tahkim davası hakemlerin tayini için mahkemeye
müracaat edil-
diği ve eğer mukavele mucibince hakemlerin tayini iki tarafa
ait ise müddei ha-
kemini intihap edip kendi hakemini intihap etmesi
hususunu hasmına tebliğ eyle-
diği tarihte ikame edilmiş addolunur.
Madde 524 - Dava esnasında iki taraftan biri vefat etmekle
tahkim mürtefi
olmaz.
Madde 525 - Hakemler, hilafına mukavele olmadıkça
tahkikatın şeklini ve
müddetlerini tayin ederler. Müddetlerin inkızasında
hakemler, yalnız kendilerine
tevdi olunan evrak üzerine hükmünü verirler.
Madde 526 - Deliller hakkında kanunen tayin olunan kaideler
hakemler hu-
zurundaki tahkikatta dahi tatbik olunur.
Madde 527 - Hakemler aşağıdaki hallerde sulh mahkemesine
müracaat edebi-
lirler:
1 - Yemin icrası,
2 - Şahitleri tahlif ve
imtina edenleri istima,
3 - Bir ecnebi mahkemesini istinabe,
4 - 322 ve
323 ve 333 üncü ve mütaakıp maddelerde beyan olunan evrakın
ibrazı.
Madde 528 - Tahkikat esnasında ceza takibatına esas teşkil
eden bir sah-
telik hadisesi zuhur ederse ceza mahkemesince bu bapta karar
verilinciye kadar
tahkikat tehir olunur ve tahkim müddeti cereyan etmez.
Madde 529 - Hakemler ilk içtimalarından itibaren altı ay
zarfında hükmü
vermeğe mecburdurlar. Aksi halde yapılan muameleler batıl
olup münazaa salahi-
yettar mahkemece halledilir. Bu müddet ancak iki
tarafın sarih ve tahriri muva-
fakatleriyle veya mahkeme reisinin veyahut
hakimin karariyle temdit olunabilir.
Madde 530 - Hakemler kararında:
1 - Münazaanın neden
ibaret olduğunu,
2 - Maddi ve hukuki esbabı mucibeyi,
3 - Davanın esası
ve masarifi hakkındaki karar ile masrafın miktarını
tasrih ile
mükelleftirler. Hakem kararı zirine tarihi itası yazıldıktan sonra
hakemler
tarafından imza olunur.
Tahkimname, hakemlerin kararına raptolunur,
Madde 531 - Hakemlerin ekseriyetle ittihaz ettikleri karar
muteberdir.
Madde 532 - Hakemler kararını, salahiyettar olan mahkeme
kalemine tevdi
eder. Karar mahkeme kalemi mahzeni evrakında hıfzolunarak
talep eden tarafa su-
reti verilir.
Mahkeme, kararın tevdii üzerine
keyfiyeti ve kararın neden ibaret olduğunu
iki tarafa tahriren tebliğ ve
bunu mübeyyin bir makbuz ahzeder. Karar, iki taraf
hakkında ancak tebliğ
tarihinde mevcut addolunur.
Madde 533- Hakemlerin kararı ancak aşağıdaki hallerde
temyizen nakzolunur:
1 - Tahkim müddetinin inkızasından sonra karar verilmiş
olması,
2 - Talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmesi,
3 -
Hakemlerin salahiyetleri dahilinde olmıyan meseleye karar vermeleri.
4 -
Hakemlerin, iki tarafın iddialarından her biri hakkında karar verme-
meleri,
Karar son üç sebepten birine binaen temyizen nakzedilirse hakemler ve müd-
det yeniden intihap ve tayin olunur.
Madde 534 - Hakem kararı aleyhine üçüncü babın üçüncü faslı
ahkamına tev-
fikan iadei muhakeme talep olunabilir.
Madde 535 - İki tarafın iadei muhakemeden ve 533 üncü
maddede muayyen şe-
raitin tahakkuku halinde temyizden feragatleri hakkında
evelce akdedecekleri
mukavele keenlemyekündur.
Madde 536 - Hakemlerin verdiği karar temyiz müddeti geçince
mahkeme reisi
veya hakim tarafından tasdik olunur. Tasdik keyfiyeti karar
zirine ve zaptı mah-
susuna yazılır. Hakem kararları ancak bu suretle kabili
icradır.
DOKUZUNCU BAP
BİRİNCİ FASIL
Ecnebi mahkemelerinden
verilen ilamların sureti tenfisi
Madde 537 - 545 - (Mülga:20/5/1982-2675/46 md.)
İKİNCİ FASIL
Temhir usulü
Madde 546 - Temhir edilmek lazım gelen eşyayı hakim
memuriyetine veya bu
hususa mahsus resmi mühür ile temhir eder.
Madde 547 - (Değişik: 13/12/1934 -2606/1 md.)
Bir şeyin
mühürlenmesi üzerine bir zabıt varakası yapılır.
Bu zabıt varakasına:
I.
Mühürlenmenin yapıldığı gün ve saat,
II. Mühürlenmenin sebebi,
III.
Hazır bulunanların ve orada ise mühürletmeyi isteyenin adı, sanı ve
oturdukları yer,
IV. Mühürlenen kapı ve kasa gibi şeylerin tayini,
V. Mühür altına alınmıyan eşyanın kısaca tarifi,
yazılır.
Madde 548 - Hakim, bilhassa evrak ve vesaik ve nakitten
ibaret bütün kıy-
metli şeyleri mühür altına alarak emin bir mahalle
vazettirmek vazifesi ile mü-
kelleftir. Bu eşyaya karşı istihkak iddialarını
muvakkaten hallederek kararını
zabıt varakasına derceder.
Madde 549 - Üzerlerine mühür vazedilmiş olan kilitlerin
anahtarları müh-
rün fekkine kadar başkatip tarafından muhafaza olunur.
Başkatip anahtarları al-
dığını zabıt varakasına işaret eder.
Madde 550 - MÜhür vaz'ı lazımgelip gelmediği hususunda
ihtilaf vukuunda ha-
kim basit usulü muhakeme ile bunu halleder.
Madde 551 - Mührün fekki zamanında hakim mührün haliyle
mevcut olup
olmadığını tesbit eder. Eğer mührün koparıldığını veya hileye
dair emare görürse
derhal bir zabıt varakası yapar.
Mührün kaldırıldığına
dair zabıt varakası da temhir zabıt varakaları şek-
linde yapılır.
Madde 552 - Temhir ve fek zabıt varakaları defteri
mahsusuna kaydolunur.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Tahrir
Madde 553 - Tahrir edilen emval ve eşya, zapta kayıt ve
tarih konularak
hakim ve zabıt katibi tarafından imza olunur.
Madde 554 - Tahrir muamelesi sulh hakiminin nezaret ve
idaresi altında
ve hini hacette hakim tarafından tayin olunacak ehlihibre
hazır bulundurularak
zabıt katibi tarafından yapılır.
Sulh hakimi, naip
de tayin edebilir. Tahrir bütün eşyaya şamil bulunmak
ve varsa menkul ve
gayrimenkul olmak üzere iki kısmı ihtiva etmek lazımdır.
Madde 555 - Her şey, cins ve nev'i ve sıra numarası ile ve
lazım olan ah-
val de kıymeti miktarı ile kaydolunur. Menkul ve gayrimenkul
bilümum eşya, aynı
numarayı takip eder. Ayrı ayrı satılması zaruri olan
koleksiyon halindeki eşya
bir kalemde ve aynı numara altında gösterilir.
Aynı nevide veya diğerine benzer
eşya mümkün olduğu kadar birlikte tasnif
olunur.
Madde 556 - Üçüncü şahıs elinde bulunup da istihkak iddiası
sebkeden eşya
ayrıca gösterilir.
Madde 557 - Üçüncü şahsın istihkak iddiasında bulunduğu
eşyaya kıymet
takdir edilerek kezalik deftere yazılır.
Madde 558 - Gayrimenkuller, deftere, tapu kayıtları ile beraber yazılır.
Madde 559 - Diğer mahkemelerin dairei kazaları dahilinde
başka mallar bu-
lunursa bunlar istinabe tarikıyle tahrir olunur. İstinabe
edilecek hakim, malla-
rın bulunduğu mahal hakimidir.
Madde 560 - Ecnebi memlekette eşya bulunduğu takdirde
bunlar sulh hakimi-
nin toplıyabildiği malümat ve izahata nazaran deftere
kaydolunur.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Taksim ve izalei şüyu
BİRİNCİ
KISIM
Taksim
Madde 561 - Taksim ve ziraata mahsus mahallin tahsisi
davaları usulü
dairesinde salahiyettar sulh mahkemesine ikame olunur.
Madde 562 - Taksime mütaallik bilcümle muameleler sulh
hakimi huzurunda
ifa olunur.
Sulh hakimi taksimin icap ettirmesi
muhtemel nizaı tesbit zimnında gerek
iki taraftan ve gerek salahiyettar
üçüncü bir şahıstan bir taksim projesi isti-
yebilir.
Madde 563-564 - (Mülga:26/2/1985-3156/25 md.)
Madde 565 - Sulh hakimi hisselerin tayinini, emvalin
satılması taksim
veya satılması mümkün olmıyan eşyanın hissedarlardan
birisine tahsisi hakkında
basit usulü muhakeme ile karar verir.
Madde 566 - (Değişik birinci fıkra: 26/2/1985 - 3156/24
md.) Sulh hakimi,
değerinin tespiti mümkün olan ve yüzmilyon lirayı geçmeyen
uyuşmazlıkları da
basit usule göre çözümler.(1)
(Değişik:
16/7/1981-2494/36 md.) Hakim iki tarafa ispata yarayan belgele-
ri ibraz
için bir süre verir.
Madde 567 -Sulh hakiminin vazifesini tecavüz eden
münazaalar alelade usu-
lü muhakeme dairesinde rüyet olunur.
Müddei,
sulh hakimi huzurunda nizaın tesbit olunduğu günden itibaren on
gün zarfında
davasını ikameye mecburdur.
Madde 568 - Taksim esnasında zuhur eden nizalar yalnız
bunun neticei ha-
line mütevakkıf olan muamelenin tehirini icap edip
diğerlerinin tehirini mucip
olmaz.
İKİNCİ KISIM
İzalei şüyu
Madde 569 - İki taraf izalei şüyu için gerek haddizatinde
satış lazımge-
lip gelmediğinin ve gerek bunun şeklinde ihtilaf ederlerse
dava sulh hakimi hu-
zurunda ikame olunur.
Dava, alakadarlardan her
birine ayrı ayrı tebliğ olunur.
Madde 570- İzalei şüyu için satış yapmak üzere hakim
aşağıdaki fasıl hük-
müne tevfikan hareket etmek üzere bir memur tayin eder.
BEŞİNCİ FASIL
Müzayede ile satış
Madde 571 - Menkul ve gayrimenkul malların müzayedesi icra
Kanununa tev-
fikan yapılır.
Madde 572 - Kanunu Medeninin 658 ve 659 uncu maddeleri
mucibince sabit
olan şuf'a hakkı nihayet müzayede için yapılmış olan ilk
ilan tarihinden itiba-
ren bir ay zarfında kullanılmak lazımdır. Bu müddetin
mürurundan sonra kullanı-
lamaz.
ONUNCU BAP
Hakimlerin mesuliyeti
Madde 573 - Hakim ve icra reisi aleyhine aşağıda yazılan
sebeplere binaen
tazminat davası ikame olunabilir:
1 - İki taraftan
birini tesahüp ve iltizam veya garez ve nefsaniyet dola-
yısiyle diğeri
aleyhine kanuna ve adalete mugayir bir hüküm ve karar verilmiş
olması,
2
- Kabili tevil ve izah olmıyacak surette vazıh ve sarahati katiyei ka-
nuniyeye mugayir karar verilmiş olması,
3 - Muhakeme zabıtnamesinde
mevcut olmıyan sebebe binayi hükmedilmiş olması,
4 - Muhakeme
zabıtnameleriyle kararların tağyir ve tahrif edilmiş ve söy-
lenmiyen bir
sözün hüküm ve karara müessir olacak surette söylenmiş gibi göste-
rilmiş
olması,
------------
(1) Bu fıkrada geçen miktar, 20/6/1996 tarih ve
4146 sayılı Kanunun 1 inci
maddesi ile yüzmilyon liraya yükseltilmiş ve
metne işlenmiştir.
5 - İta veya temin veya
vadolunan menfaat dolayısiyle mugayiri kanun hü-
küm verilmiş olması,
6
- İhkakı haktan istinkaf olunması,
7 - (Ek: 14/12/1929-1539/1 md.) Memuriyet
vazifesini yapmakta ihmal ve
terahi gösterilmesi veya kanuna göre verilen
emirlerin makbul bir sebep olmaksı-
zın yapılmaması.
Madde 574 - İhkakı haktan istinkaf, kanunen kabule şayan
olan bir arzuha-
li bila mucip reddetmek veyahut bir dava rüyete hazır
bulunmuş ve sırası gel-
mişken bir takım vahi özürler beyaniyle hakikaten
suikasitten naşi rüyetine te-
şebbüs ve devam etmektir.
İhkakı
haktan_istinkafta katibiadil marifetiyle hakimin zatına bir ihtar-
name
tebliğ olunmak lazımdır.
Madde 575 - Mesuliyet ve tazminat davaları arzuhal itasiyle
ikame olunur.
İşbu arzuhalde iki tarafın isim ve şöhret ve sıfat ve mahalli
ikameti ve sebebi
şikayet olan davanın hulasasiyle cereyan eden muhakemenin
ve verilen hüküm ve
kararlarla ifa olunan muamelenin hulasaları ve tazminat
davasının müstenidi olan
esbap ile bunların delaili sübutiyesinin ve talep ve
dava olunan zarar ve ziya-
nın neden ibaret olduğu yazılmak ve sebebi
şikayet olan dava zabıtnamesiyle ev-
rakı sübutiyesi ve şuhut pusulası işbu
arzuhale merbuten verilmek lazımdır. Şe-
raiti mezküreden birini cami
olmıyan arzuhal müddei isticvap olunmaksızın mahke-
me karariyle reddolunur.
Tazminat davası, sulh hakimi aleyhinde ise mensup olduğu mahkemei asliye-
de, mahkemei asliye vazifesini gören münferit hakimlerle icra reisi, kaza
mahke-
mei asliye hakimleri aleyhinde ise mensup oldukları vilayet mahkemei
asliyesinde
ve vilayet mahkemei asliyesi aleyhinde ise esas davanın tabi
olduğu temyiz dai-
resinde rüyet olunur.
Madde 576 - Tazminat davası sabit olursa müddeinin duçar
olduğu kaffei
zarar ve ziyan ve masarifi muhakeme ve seferiye dahil olduğu
halde esas davaya
mütaallik hükümden tevellüt eden zarar ve ziyanının
müddeaaleyhten tahsiline
hükmolunur.
Dava sabit olmadığı takdirde
müddeiden yirmi beş liradan dun olmamak üze-
re cezayı nakdi ile,
kendisinden dava olunan hakimin duçar olduğu maddi ve mane-
vi zarar ve ziyan
için takdir olunacak münasip bir tazminatın tahsiline hükmolu-
nur.
Mevaddı mahsusa
Madde 577 - Kanunen istimali mecburi olan defterlerden
maada tutulacak
defterler ve evrak Adliye Vekaletince tanzim olunacak
talimatname ile muayyen-
dir.
Madde 578 - İşbu kanun müktesep hakları ihlal etmemek
şartiyle makabline
şamildir.
Bu kanunda tayin edilmiş olan müddetler
içinde istimal edilmiyen haklar
artık istimal olunamaz. Şu kadar ki henüz
müddeti içinde bulunan alakadar, bu
kanunun neşri gününden itibaren bu
kanundaki müddetler içinde haklarını istimal
edebilir.
Madde 579 - İcra işleri çok olan yerlerde sulh icra
vazifesi Adliye Veka-
letinin tensibi ile sulh hakimlerine teffiz olunabilir
(1).
-----------------------------------
(1) 9/6/1932 tarihli ve 2004
sayılı İcra ve İflas Kanununun 1 inci maddesinin
4 üncü fıkrası karşısında
hükmü kalmamıştır.
Ek Madde 1 - (Ek:26/2/1985 - 3156/26 md.)
Büyük şehir
belediye sınırları içerisinde davayı görmekte olan mahkeme,
kesin zorunluluk
olmadıkça bu belediye sınırları içerisinde bulunan şahit ve bi-
lirkişilerin
istinabe yolu ile dinlenilmesine karar veremez.
Ek Madde 2 -(Ek: 26/2/1985-3156/26 md.)
Görev, kesin
hüküm, Yargıtayda duruşma, karar düzeltme ve senetle ispata
ilişkin
maddelerdeki parasal sınırlar, 1 Ocak 1990 tarihinden itibaren dört
katı
olarak uygulanır. Bu uygulama nedeniyle görevsizlik kararı verilemez.
Ek Madde 3 - (Ek: 20/6/1996 - 4146/2 md.)
Görev, kesin
hüküm, Yargıtayda duruşma, karar düzeltme, senetle ispata ve
sulh
mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine iliş-
kin maddelerdeki parasal sınırlar, 1.1.1998 tarihinden itibaren iki,
1.1.2000
tarihinden itibaren dört katı olarak uygulanır. Bu uygulama
nedeniyle mahke-
melerce görevsizlik kararı verilemez.
Madde 580 -İşbu kanun neşri tarihinden üç ay mürurundan itibaren meridir.
Madde 581 -Usulü muhakemei hukukiye ile mevaddı cezaiyeye
mütaallik me-
vaddı müstesna olmak üzere Sulh Hakimleri Kanunu ve bunların
zeyil ve tadilleri
mülgadır.
Madde 582 -Bu kanunun icrasına Adliye Vekili memurdur.
*
* *
18/6/1927 TARİHLİ VE 1086 SAYILI ANA KANUNA
İŞLENEMEYEN
GEÇİCİ MADDELER:
1. 30/4/1973 tarihli ve 1711 sayılı
Kanunun geçici maddesi:
Geçici Madde - 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun bu Kanunla
değiştirilen hükümlerinin ancak kanun yürürlüğe
girdikten sonra açılacak dava-
larda uygulanması mümkündür. Şu kadar
ki,(....) (1) 176,289 ve 507 nci maddeler-
de değişiklik yapan hükümler,
kanunun yürürlüğünden önce mevcut dava ve işlerde
de uygulanır.
Kanun
yürürlüğe girdiği tarihte mevcut davalar bakımından, 409 uncu madde
hükmü,
bu maddedeki süreler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay
sonra
işlemeye başlamak suretiyle uygulanır.
2- 16/7/1981 tarihli ve 2494 sayılı
Kanunun geçici maddesi:
Geçici Madde - 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun Bu Kanunla
değiştirilen hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden
sonra açılacak davalarda
uygulanır.
Şu kadar ki:
a) 288 ve 290 ncı
maddelerde değişiklik yapan hükümler Kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra
yapılacak hukuki işlemler hakkında;
b) 32, 33, 34, 35 ve 36 ncı maddelerde
değişiklik yapan hükümler ile 36/A
maddesi hükmü, Kanunun yürürlüğünden
sonra ileri sürülecek ret istekleri ve çe-
kinme hallerinde;
c) 45,46 ve
48 nci maddelerde değişiklik yapan hükümler Kanunun yürürlüğe
girmesinden
sonra ileri sürülecek birleştirme, ayırma ve bu konudaki temyiz is-
tekleri
hakkında;
----------------------------------------
(1) Bu aradaki (bu
Kanunla eklenen 113/A maddesi ile) ibaresi Anayasa Mahkeme-
sinin 26/2/1974
tarih ve E. 1973/45 K. 1974/7 sayılı kararı ile iptal edil-
miştir.
d) 427, 432, 433,434,435,437,438 ve 440 ncı
maddeler ile icra ve iflas
Kanununun 363 ncü maddesinde değişiklik yapan
hükümler ve 442/A maddesi hükmü,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra
verilecek nihai kararlara karşı yapıla-
cak temyiz ve karar düzeltme
istemleri hakkında;
e) 7,67, 93, 193, 275, 281, 381, 429,445, 489 ve 490 ncı
maddelerde değişik-
lik yapan hükümler ise Kanunun yürürlüğünden önce mevcut
dava ve işler hakkında;
Uygulanır.
3- 26/2/1985 tarihli ve 3156 sayılı
Kanunun geçici maddesi:
Geçici Madde- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun bu Kanunla
değiştirilen hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden
sonra açılacak davalarda
uygulanır.
Şu kadar ki:
a) 25 inci madde
ile 193 üncü maddenin üçüncü fıkrasında değişiklik yapan
hükümler, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra verilen göreve ve yetkiye ilişkin
kararlar ile
yapılacak eski hale getirme istemleri;
b) 45 inci maddenin dördüncü fıkrası
427, 432 ve 438 inci maddeler ile 440
ıncı maddenin III numaralı fıkrasında
değişiklik yapan hükümler, Kanunun yürür-
lüğe girmesinden sonra verilecek
nihai kararlara karşı yapılacak temyiz ve karar
düzeltme istemleri,
c)
176 ncı maddenin ikinci fıkrası, 278 inci maddenin üçüncü fıkrası,381,
388
ve 489 uncu maddelerde değişiklik yapan hükümler ile bu Kanuna eklenen Ek
Madde 1 hükmü, Kanunun yürürlüğünden önce mevcut dava ve işler,
Hakkında
da uygulanır.
20/6/1996 tarihli ve 4146 sayılı Kanunun geçici maddesi:
Geçici Madde 1 - 1086 sayılı Kanunun bu Kanunla
değiştirilen hükümleri,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak
davalarda uygulanır.
1086 SAYILI KANUNDA EK
VE DEĞİŞİKLİK YAPAN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILDIĞI KANUN VE HÜKÜMLERİ
GÖSTERİR LİSTE
Yürürlükten Kaldıran Mevzuatın
Yürürlükten
Kaldırılan ----------------------------------
Kanun veya Kanun Hükümleri
Tarihi Sayısı Maddesi
-------------------------------------------
----------- --------- --------
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Kanunun
394, 395,
396 ve 397 nci maddelerini ihtiva eden 10 uncu
faslının 2 nci
kısmı 13/12/1934 2606 2
28 Nisan 330 tarihli muvakkat İcra Kanunu ile
mülga Ticaret Kanununun iflasa ait hükümleri
ve 2 Mart 1927 tarih ve 980
numaralı Kanunun
10 uncu maddesinin bir numaralı fıkrası hükmü
baki
kalmak üzere bu kanunların ekleri ve
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı kanunun
dördüncü
babı ile bu kanuna aykırı olan ihtiyati hacze dair
hükümleri
18/4/1929 1424 342
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Kanunun 118,
133, 134,
135, 136, 147 nci maddeleri ile 131 inci
maddesinin son fıkrası ve bu kanuna
aykırı hüküm-
leri 16/1/1939 3560 9
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı
kanunun 291 inci
maddesi 29/6/1956 6763 47
1. Adli evrakın PTT idaresi
vasıtasiyle tebliğine
dair olan kanun ile bu kanuna ek 4347, 4574,4856
ve 5045 sayılı kanunlar
2. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun
81 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 10 uncu fas-
lının
birinci kısmı
3. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 36,37,38, 271
ve 274
üncü maddeleri
4. Askeri Muhakeme Usulü Kanununun 74, 75 ve 76 ncı
maddeleri
5. Noterlik Kanununun 33 üncü maddesinin ikinci
fıkrası
ile 75 inci maddesi
6. Harçlar Kanununun 33 üncü maddesi
7. Diğer
kanunların bu kanuna uymıyan hükümleri. 11/2/1959 7201 62
18/6/1927 tarih ve
1086 sayılı kanunun 187/6, 494,
495, 496, 497, 498 ve 499 uncu maddeleri
26/9/1963 338 1
18/5/1955 tarih ve 6570 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesi
30/4/1973 1711 3
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Kanunun 187 nci
maddesinin 3 numaralı bendi ile 5 numaralı bent-
ten sonra gelen (Biri
hakkında verilecek kara-
rın diğerine tesir edecek mahiyette olması ha-
linde iki dava arasında irtibat mevcut addolu-
nur.) ibaresi ve 199 uncu
maddesi. 16/7/1981 2494 37
Yürürlükten
Kaldıran Mevzuatın
--------------------------------
Yürürlükten
Kaldırılan Hüküm Tarihi Sayısı Maddesi
--------------------------------------------- ---------- --------- ---------
23 Şubat 1330 tarihli "Memaliki Osmaniyede Bu-
lunan Ecnebilerin
Hukuk ve Vezaifi Hakkında
Kanunu Muvakkat"ile 1086 Sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 18 inci maddesi ve ya-
bancı ilamların tanınması
ve tenfizine ilişkin
dokuzuncu babının birinci fasıl hükümleri 20/5/1982
2675 46
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Kanunun 398, 399,
400, 401,
402, 403, 404, 405, 406, 407, 408, 410,
411, 412, 563 ve 564 üncü maddeleri
ile 510 uncu
maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinden
sonra
gelen "İki taraftan biri ispatı vücut etmez-
se gıyap kararı kendisine
tebliğ edilmez."ibaresi 26/2/1985 3156 25
a) İcra ve İflas Kanununun 14
ve 109 uncu mad-
delerinin ikinci fıkraları 6/6/1985 3222 47
b)
25/4/1985 tarih ve 3182 sayılı Bankalar Ka-
nununun 92,93 ve 94 üncü
maddeleri 6/6/1985 3222 47
c) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun
500
üncü maddesi 6/6/1985 3222 47
1086 SAYILI KANUNA EK VE
DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
Kanun Yürürlüğe
No. Farklı tarihte Yürürlüğe giren Maddeler
giriş tarihi
________ _______________________________________________
______________
1268 ___ 28/5/1928
1424 ___ 4/9/1929
1539 ___
25/12/1929
1582 ___ 19/4/1930
2606 ___ 22/12/1934
3560 ___ 1/1/1940
5464 ___ 27/12/1949
6763 ___ 1/1/1957
6769 ___ 11/7/1956
7201
___ 19/8/1959
338 ___ 3/10/1963
1136 ___ 7/7/1969
1711 ___ 7/6/1973
2248 ___ 22/6/1979
2494 ___ 18/8/1981
2675 ___ 22/11/1982
3156
___ 5/4/1985
3222 ___ 15/7/1985
4146 --- 23/6/1996